Meşelerinde Bülbüllerin Ötermi? Şırıl Şırıl Derelerin Akar mı?Çobanların Erenlerden Bakar mı? Ilık Rüzgarların Esermi? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
88-KOMPLO TEORİSİ DEDİKODULARI |
|
|
MÜSLÜMAN OLMAYANA BENZEMENİN TEHLİKESİ..
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ümmetinin sözlerinde ve fiillerinde hâsılı her hususta Müslüman olmayanlara benzemelerini yasaklamıştır.
Hristiyan ve Yahudiler Aşura günü oruç tuttukları için, ashabına bir gün önce veya bir gün sonrasıyla oruç tutmalarını emretmişlerdir. Selam verme hususunda Hıristiyan ve Yahudilere benzememelerini emretmiştir.
Namaz vakitlerini ilan için ateş yakmak, çan çalmak gibi teklifler Müslüman olmayanlara benzemek olacağından Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından kabul edilmemiştir.
Gayr-i Müslimlerin ibadet vakitlerinde namaz kılmak, onlara benzemek olacağından mekruh görülmüştür.
Daha birçok hususta onlara benzemeyi yasaklamıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde "Kim bir topluluğa benzerse, o kimse onlardandır." buyurmuştur. Bu benzeme, bayramlarına, kıymet verdikleri günlere, haç, zünnar gibi şeylere kıymet vermek gibi hususlardadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde:
"Ümmetim, kendinden evvelki ümmetlerin yolunu karış karış, arşın arşın takip etmedikçe kıyamet kopmaz." buyurdular.
Bu hadîs-i şerîfte, Müslümanların diğer ümmetlerin ahlâka aykırı hal ve hareketlerini takip ve taklid etmeleri yasaklanmıştır. Şüphesiz her dinin ve her topluluğun kendine has bir örf ve adeti vardır.
Müslümanların hiçbir dini ve hiç bir milleti taklide ihtiyacı olmayan bir medeniyeti ve hususiyeti vardır.
Furkan sûresinin "Ve onlar (sâlih kullar) yalan yere şâhitlik etmezler (yalan söylenilen yerlerde durmazlar), faydasız bir şeye rastladıkları zaman yüz çevirip geçer giderler." meâlindeki 72. âyet-i kerîmenin tefsîrinde bazı müfessirler "onlar müşriklerin bayramlarına uğramazlar, orada hazır olup durmazlar." diye tefsir etmişlerdir.
https://plus.google.com/u/0/115788099411473456138/posts/KmdzEy1U427
EHL-İ KİTÂB: YAHUDİ VE HIRİSTİYANLAR
Hıristiyanlar geçmiş Peygamberlerin aleyhimüsselâm hepsine inanıyor fakat Muhammed aleyhisselâmın bütün insanların Peygamberi olduğuna inanmadıkları için kâfir oluyor, doğru yoldan çıkıyorlar. Yahûdîler ise Muhammed aleyhisselâma inanmadıkları gibi Îsâ aleyhisselâma da inanmadıkları için, İslâm dîninden iki kat daha uzak kalıyor.
Îsa aleyhisselâm otuz üç yaşında göğe çıkarıldıktan sonra, Havarîler onun dînini yaydılar. Fakat Allâhü Teâlâ'nın gönderdiği dînin doğru olarak yayılması, seksen sene sürebildi. Sonra Bolus (Paulus)'un inkılâbları, fikirleri her tarafa yayıldı. Münafık Yahûdî Paulus'un fikirleri, ilk yazılan İncîl denilen dört kitaba karıştı. Hıristiyanlar fırka fırka ayrıldı, birbirine uymayan yetmiş iki mezheb ve kitaplar meydana çıktı. Zamanla bunların çoğu unutulup, üç büyük mezhebleri kalmıştır.
Hıristiyanların yetmiş iki fırkası, İzhârü'l-hak kitabında ve Zıyâü'l kulûb kitabında yazılıdır.
Bütün Hıristiyan mezhebleri, Roma'daki papaya bağlı idi. Hepsine Katolik denir.
M. 1054'de İstanbul patrik'i, papadan ayrılıp, şark kiliselerini kendi idare etti. Bu kiliselere Ortodoks denildi.
Lüther ismindeki Alman papazı da, M. 1517 senesinde, Roma'daki papaya isyan etti, kiliselerin bir kısmı buna uydu. Bunlara, Protestan kiliseleri denildi.
Hıristiyanların çoğu hem Muhammed aleyhisselama inanmıyor, hem de ulûhiyyette taşkınlık ediyor, teslise inanıyor, İsâ aleyhisselâma ve anası Hz. Meryem'e tanrı diyerek tapıyorlar. Bu bakımdan Yahûdîlerden daha aşağıdırlar.
Yahûdîler ise Allâhü Teâlâ'yı bir biliyor fakat Muhammed aleyhisselâma ve Îsâ aleyhisselâma inanmıyorlar. Yahûdîlerin İslama düşmanlığı daha çoktur. Yahûdîlerden bazıları, "Uzeyr Allâh'ın oğludur" diyerek Hıristiyanlar gibi oluyorlar
YAKIN TARİHTE SUİKASTLA ÖLDÜRÜLEN TÜRK LİDERLERİ
Komplo teorisini hepimiz duymuşuzdur. Bazı konularda senaryolar yazılıp bunun uygulanmasıdır.Her nekadar bu komploların bazıları ispatlanamasada inkar edilmesi de çok zor hatta inkarı mümkün olmayanları da var. Komplo teorilerine siyaset oyunu, siyaset acımasızlığı, siyaset vahşeti de denebilir. Bu dedikoduların bazılarını mutlaka sizler yani herkes duydu. Herkes ayrı bir yorum getirdi. Yaşadığımız dünyada beraber olduğumuz için bunlar bizi de ilgilendiriyor, ilgilendirmesi lazım. Kulaktan kulağa dolaşan, bazıları hakkında kitaplar yazılan, internet köşelerinde dolaşan bu dedikodulardan bazıları şunlardır.
AMERİKA İKİZ KULELERİNİN VURULMASI
ABD elli kadar devletin birleşmesinden meydana gelen bir ülkedir. Bu ülkede sermaye ve devlet yönetimi yahudi ve masonların elindedir. Yahudiler bu ülkeyi el altından yönetirler. Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi istiklal vadeden kişileri iktidara hazırlarlar. Bu kişileri genellikle yahudi asıllı kişilerden seçerler. Yahudi siyasetçiler mutlaka köşebaşlarındadırlar. Zengin iş adamı ve yahudi sermayesinin desteği ile devamlı galip olurlar. Yahudi karşıtı itidarlar mutlaka acımasızca yıpratılır. Gerekirse şantaj ve suikastlarla bu iktidar çökertilir ve yahudi yanlısı iktidara zemin hazırlanır.
ABD, yahudi emellerine zemin hazırlmak için sivrilen islam ülkelerini ezmesi gerekir. Atom bombası yapabien tek islam ülkesi Pakistan istenmez. İsrail emelerine terstir Pakistanın sivrilmesi. Pakistan'ın çökertilmesi lazım. Komşu Afganistana varılıp oradan da Pakistan'ın ezilmesi nükleer gücünün kontrolu lazım. Buna da bir kılıf lazım. Yahudi plan ve poğramı gereği, insansız uçaklar la ikiz kulelerin vurulması planlanır. Bu iş çok gizli olması lazım. İkiz kuleler insansız, uzaktan kumandalı uçaklarla vuruldu. 3000 civarında insan öldü. Fakat o işyerlerinde çalışan yüzlerce yahudi o gün işe gelmedi. Yahudiler dünyanın en sinsi ve sır tutan insanları. Yahudiler, ikiz kulelerin vurulacağından haberli idi. İkiz kuleler vuruldu. Bunu el kaide yaptı denildi. El kaidenin lideri Bin Ladin Afganistan'da idi.ABD bu teröristi yakalamak için Afganistan'a asker gönderdi. Yaktı yıktı. Varmışken Pakistan'ı da çökertti. Pervez Müşerref'i al aşağı etti. İsrail için büyük bir tehlike çökertilmiş oldu.

Dini mihraptan yıkmak yahudinin bir taktiği. Aslen iranlı bir şii olan ve islam dünyasına reformcu diye lanse ettirilen Afgani haini.
YAKIN TARİH İRAN- IRAK SAVAŞI
Güçlü bir Irak israil için istenmez. Güçlü hiçbir islam ülkesini istemez israil. Irak güçlenmiş, sivrilmiş. İran da güçlenmekte. Bu iki ülkenin çökmesi lazım. Amerika ve israil uzun vadeli planlar yapar. Bir konu hakkında bir değil,birkaç planı bulunur. O tutmazsa öbürünü devreye sokar. Basit bir sınır davası olay olur. Ajanlar ve figüranlar rollerini çok kusursuz oynar. İran ve Irak savaşa başlar. Biri galip gelince zayıfa yardım yapılır. Silah satılır. Savaş bir ileri bir geri dengede yürür. Milyonlarca İran ve Iraklı ölür. İran ve Irak yüz milyarlarca doları ABD ve mason silah tüccarlarına öder. Onları zengin eder. Her iki devlet de çokme noktasına gelir. Rahmetli Özal'ın devreye girmesi ve iki devleti uyarması ile savaş biter. Biter ama bu iki devlet te bitmiştir. Fakat çabuk toparlanan Irak sevilmez. İsrail için tehlike arzetmektedir. Saddam'a gaz verilir. Kuveyt işgal ettirilir. Kuveytliler ABD den yardım ister. Bizi kurtar diye yalvarır.ABD Kuveyt'e çıkarma yapar. Saddam geri çekilir. Irak biraz daha ezilir. Fakat anlaşma yapıır. Sadam kabuğuna çekilir. Fakat İsrail rahat değildir. Saddam'ın biyoloik silahı var, cehennem topu var vb safsatalarla Irak'ın işgaline zemin hazırlanır. İsrail'in arzı mev-ud'una bir adım daha yaklaşılır.Dicle ve Fırat arası İsrail'e vaadedilmiş topraklardır. İsrail bayrağındaki iki mavi çizginin birisi DİCLE değeri FIRAT nehirlerini sembolize eder. Kuzey Irak yönetimi yahudidir. Barzanilerin aslı yahudidir. Irak yanarken Kuzey Irak refah ve bolluk içinde kalkınmaktadır. Bu da teorinin doğruluğunda hiç şüphe bırakmamaktadır.

Masonik kıyafetli bir suud askeri..Müslümanlar hep mason uşağı olmuş.
KOMPLO DEDİKODULARI
- Çanakkale'de hezimete uğrayan haçlılar, el altından ittihat ve teakkicileri kullanarak , siyasi oyunlarla Osmanlı'yı çökertmiş. Ordu'yu, kasti mağlubiyetlerle perişan etmiş ve Osmanlı'yı sevr'e mahkum etmişmiş.
-İstanbl'u işgal eden ingilizler , HALİFELİĞİN KALDIRILMASI karşılığında , Osmanlı'nın manevi cephesinin tahribinin garantisi karşılığında bayrağımızı selamlayarak işgale son vermiş miş..
-Yahudi Haham, HAİM NAHUM siz Türklere devlet kurma imkanı veriniz. Ben onları bir daha asla, eski günlerine dönemeyecekleri şekilde bağlayıcı tedbirleri aldım. Siz bana inanın. Onların din, ahlak, maneviyat ve milli şuurlarını boşaltıcı tedbirleri alıyoruz demiş miş. Harf devrimi, tevhidi tedrisat, Camilerin talanı, ezanın türkçe okunması vb...kanunlar bunun gereği imiş...
-Osmanlı Hanedanı beş parasız, bir islam ülkesine değil de, İtalya ve Fransa gibi haçlı ülkelerine sürülerek yılların intikamı alınmak istenmiş miş. Vahdettin Han, borçlu olarak vefat etti. Tabutuna haciz kondu. İslam Halifesinin bu hallere düşürülmesi bir haçlı ve siyonist intikamı imiş.(Kadir Mısıroğlu)
- Menderes Rahmetli'nin asılmasının asıl sebebi, Fransada sefil bir hayat yaşayan OSMANLI HANEDAN MENSUPLARINI ziyaret etmesi ve onlara yıllık belli bir yardıma bulunması imiş.(Şevki Yılmaz Eski Milletvekili)
-Türkiyenin borç sarmanından kurtulmaması, hıristiyan ve yahudi kontrolundan çıkmaması gerekirmiş. Türkye'de kalkınma ve iyiye gidiş olduğunda, her defasında iç karışıklığı bu dış güçlerce çıkarırlarmış.
-İhtilaller, hep Türkiye'nin kalkınmasını önlemek için, dış güçlerce hazırlanır, olgunlaştırılır, propagandaları yapılır ve içimizdeki taşeronlarına yaptırılırmış.
-Her 20 senede bir Tükiye'ye ihtilal yaptırılmazsa Türkiye'nin önüne geçilemezmiş. Yine eski şanlı günlerine dönüverirmiş.
Osmanlı Türk evlatlarını milli benliğinen uzaklaştırmak için seçilen diyanet işleri başkanlarından Süleyman Ateş'in melekleri yok sayıp bunlar rüzgardır, melek diye bir şey yok diye imanın bir şartını yok saydığı gibi şeyler saçmalamış mış..
Diyanet işleri eski başkanlarından Tayyar Altıkulaç, namaz vakitlerinden TEMKİNİ kaldırdı. Bununla bir halkın namaz ve oruç ibadetlerinin ifsat olması gibi bir risk almada mahzur görmediği. Bazı din adamlarımızı şucu, bucu diye fişlediği, Müslüman halkın ibadetini koruması gereken başkanın, tam tersi bir icraatla halkın ibadetlerini ifsat etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakış mış..
Süleyman Demirel'in Diyanet İşleri başkanlığına getirdiği Nuri Yılmaz'ın namaz kılmayan bir kişi olarak, güya islam hizmetlerinin en yetkili kişisi makamında, yıllarca o makamı bilinçli olarak işgal ettirilmiş miş.Nuri Yılamz'ın beşvakit namazı kılmadığı yakın mesai arkadaşlarınca çeşitli basın ve yayın organlarında defalarca açıklanmış mış..
-20-25 senede Türkiye'nin başına israil ve avruplı haçlılarca açılan pkk belasına harcanan para 300 milyar dolardan fazla imiş. Eğer düşmanlarımız bize pkk yı musallat etmeseler, dış borcumuz olmadığı gibi 150 milyar dolar yatırımla süper güç olacakmışız. İç ve dış düşmanla çeşitli dolap ve desiselerle bizi bu zarara sokmayı başarmışlarmış..
-Propaganda ve siyasetn en ince kuralları uygulanarak bütün bular düşmalarımız tarafından içimizdekilere yaptırılırmış. Propagandanın gücü perde arkasındakileri göstermez, akıla getirmez, ve gerçek düşmanı, hain niyetleri göstermezmiş. Perde arkasındakilerin bilinmemesi için usta planlar kusursuz işler ve hiçbir masraftan kaçınılmazmış. Gerekirse sahte örgütler, sahte şeyhler, sahte liderler, sahte birlikler kurulurmuş..Onlarca ,yüzlerce kişinin ölümü göze alınır, madi hiçbir masrftan kaçınılmazmış. Türiye'nin İslam aleminin liderliğine soyunmaması için miş..
- Bütün bunlar komplo teorileriymiş. Ama uyanık olmamız, milli birlik ve beraberliğimie sahip olmamız, gerçek hainleri görmemiz için bilmemiz gerekenlermiş...
Türk Tarihindeki Komplo Teorileri
Tarihci Murat Bardakcı Türk Tarihindeki en önemli ve en büyük komplo teorilerine değinmiş.
En Büyük Komplo Teorileri Şöyle Sıralanmış:
"Fatih Sultan Mehmed, hayatını normal şekilde noktalamadı,öldürüldü. Hükümdar, başta o zamanın Papa’sı olmak üzere Hristiyan dünyası tarafından zehirletildi ve bu işte de Yahudi bir doktor kullanıldı"
"Sultan İkinci Abdülhamid, tahtından Yahudiler’e Filistin’de toprak satmayı reddettiği için düzenlenen bir Siyonist darbesi ile indirildi."
"Atatürk'ü de Masonlar öldürdü."
"Ve, son birkaç senenin en büyük paranoyası: Cumhuriyet Türkiyesi’nde “iktidar” demek, aslında sadece Yahudiler ile dönmeler, yani Sabetayistler demekti."
-- Turgut Özal,Musul'u almaya hazırlanıyordu.Zehirlendi.
-- Muhsin Yazıcıoğlu,Ergenekon üzerine açıklama yapacaktı.Helikopteri düşürüldü. vb vb
*Adnan Kahveci- Eski Maliye Bakanı. Dedi ki;*
*"Bizim bağımsız olmamız için Amerika ve IMF'den kurtulmamız lazım.." 2gün sonra trafik kazasında öldü..!*
*Bedri İnce Tahtacı- Saadet partisi Gaziantep milletvekili,*
*Dedi ki;"Amerika en büyük engeldir bir ülkede; A.B.D istediğini Başbakan yapar,istediğini
Cumhurbaşkanı " dedi ve 5 gün sonra Antep'e giderken trafik kazasında öldü..!*
*Turgut Özal-Cumhurbaşkanı. Dedi ki;*
*Musul ve Kerkük bizimdir. Bunu dünya biliyor, Alacağız"10 gün sonra öldü..!*
*Eşref BİTLİS- Jandarma Genel Komutanı. Dedi ki;*
*"Amerika'nın İncirlik'ten kalkan uçakları PKK'ya yardım dağıtıyor" 4gün
sonra eksi -60 dereceye kadar dayanıklı olan TSK.lerine ait uçak ile Siirt'e
giderken kaza geçirerek uçağı daha kalkar iken Ankara Yenimahalle posta işleme
merkezinin üzerine düştü ve öldü..! Kaza nedeni uçak motorlarının
buzlanması! Oysa Siirt'te o esnada hava soğukluğu -11 idi. Ank.'da ise -5 idi.*
*Recep YAZICIOĞLU- Denizli Valisi. Denizli'de kanun çıkardı;"Artık bundan sonra cafe ve benzeri yerlerde İngilizce isim *
*kullanılmayacak, yani cafe değil kahve yazılacak,ve Karahayıt bölgesindeki uranyum madenlerini sahiplenmesinden "..1 hafta sonra Ankara'ya giderken trafik kazasında öldü..!*
*Bahtiyar AYDIN-Diyarbakır J.Bölge Komutanı;*
*"Bu dış mihrakların büyük bir oyunu, sakın inanmayın , kanmayın kardeşi kardeşe vurduruyorlar,*
*Lice'si ile Hani'si ile Eruh'u ve Edirne'si Muş'u ile aynı ırkın
evlatlarıyız,bu ülke kolay kazanılmadı Çanakkalede dedelerimiz omuz omuza
can vererek kazandılar bizde laiki ile muhafaza edeceğiz ve bu PKK bitecek
bu ABD oyunu son bulacak" dedi ve.....10 gün sonra Diyarbakır Lice'de ilk okul çocuklarına
önlük,bot,ayakkabı,ve kırtasiye malzemesi dağıtır iken keskin nişancı silahı
ile sırtından çocukların gözü önünde vurularak öldü.*
*TBMM- 1 Mart tezkeresine red oyu verdi.*
*3 gün sonra İstanbul'un göbeğinde bombalar patladı. Kaç kişi öldü..!?*
*HEPSİ Mİ ECELİ İLE
ÖLDÜ?????*
İsrail'in bayrağındaki iki mavi şeritten birincisi Dicle, ikincisi Fırat nehrini sembolize eder. Dicle ve Fırat arası mutlaka israilin olacak. İsrail buraları ne pahasına olursa olsun topraklarına katacak. PKK ve iğer karışıklıklar bunun sebebi.. İsrailin bu emeline hazırlık ve basamak diye söyleniyor. İtiraz etmek te mümkün görülmüyor. BOP diye kısaltılan proje bu menfur emele hizmet için hazırlanmış....
BİR İNGİLİZ CASUSUNUN HATIRA DEFTERİNDEN ALINAN NOTLAR
-Müslümanlar arasında içki,kumar,zina ve domuz eti yemek yaylımalıdır.Spor kulüpleri ve siyasi partiler kullanılarak ve teşvik edilerek birlik beraberlikleri zayıflatılmalı aralarına ayrılık tohumları ekilmeli.
-Avladığımız kimselere gazete ve dergi kurdurulup bol para ile beslenmeli.Bunlarla o devlete faydalı kimseler kötülenip yandaşlarımız kurtarıcı gibi gösterilmeli.
-Din terbiyesinin kaynağı aile yuvaları yok edilmeli dindarlar ve dindar idareciler görevlerinden atılmalı ,karalanmalı küçük düşürülmeli.
-Açıksaçıklık medeniyet gibi gösterilerek fuhuş,livata,içki ve sapıklık teşvik edilmeli.Cami yapımı teşvik edilerek kedimiz gizlenmeli fakat bütün yollar denenerek din adamları bozulmalı.
-Çeşitli yollarla hıristiyan ve yahudilere sevgi ve sempati duyulması sağlanmalı.Müslümanlar ve müslümanların başındakiler boş şeylerle oyalanmalı.Müslümanların ilerlemleri ,yükselmeleri önlenmeli,milli ve dini benlikleri bozulmalıdır.Müslümanları yıkacak,çökertecek ve güdümümüze sokacak tek yol onların dini birliklerini bozmaktır.
MEZAR OLMASIN!
Alpaslan’la bu kapılar açıldı,
Anadolu yurt oldu Müslüman Türk’e,
Azlar galip geldi küffar çoklara,
Bu vatan yaylak oldu, Müslüman Türk’e.
Osman Bey’le yeşeren bu ulu çınar,
İçine aldı ovalar dağlar,
Bu yeşil yaylalar, çağlayan sular,
Ebedi vatan oldu, Müslüman Türk’e.
Selçuklu, Osmanlı bizim atamız,
Kanla alındı bu cennet vatanımız,
Noksan olmadı velakin hiç düşmanımız.
Mezar oldu bu iller, Müslüman Türk’e .
Düşmanlar fitne soktu iç kavga çıktı,
Dinimiz zayıfladı, töre bozuldu.
Alimler uyudu, fitne çoğaldı,
Mezar oldu, Selçuklu’ya bu iller.
Evlat babasına silah çekermiş,
Beslenen kargalar gözün oyarmış,
Bu kara günler, demek kadermiş,
Mezar oldu, Osmanlı’ya bu iller,
Gel aç gözün, hileyi sez sen,
Vatana kasteden düşmanlar , sanki sen’den ler,
Güldürmezler bu milleti, aç gözlerini,
Mezar olmasın Türk’e bu güzel iller….
Bizleri biz yapan İslam nurudur,
Osmanlıyı devleştiren İslam nurudur.
Türk’e asalet veren İslam nurudur,
Hep İslam kalsın bu güzel iller..
H.İbrahim Koçak
Millî Mücadeleye Katılan Son Paşa Mustafa Kemal'dir...
Ahmet ANAPALI | habervakti
07 Mayıs 2011 Cumartesi 22:09
19 Mayıs 1919, işgal güçlerine karşı başlatılan “Milli Kıyamın” en büyük ve en mühim hadisesidir. Fakat Milli Mücadele bununla başlamış değildir. Çünkü Tuğgeneral Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasından daha evvel pek çok paşa, bu mukaddes vazife için Anadolu’ya çıkmış ve vazife yerine yerleşmişti. Üstelik memleketin her şehrinde “Kuva-i Milliye” grupları vardı ve bu milli birlikler, işgal orduları ile çatışmalara giriyordu. Yani Milli mücadele için Anadolu’ya ilk çıkan paşa Mustafa Kemal değil, 6 Nisan 1919’da Erzurum’a giden Kâzım Karabekir Paşa’dır. Anadolu’ya geçen son paşa ise Mustafa Kemal’dir.
Yakın tarihimizde Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkması ile ilgili bilinmeyen hakikatler ne yazık ki halâ mevcuttur. Bütün tarihçilerimiz “Bandırma Vapurunun” eski mi, yeni mi olduğu tartışmasını yapar da, ne hikmetse İçinde Mustafa Kemal’in de bulunduğu “Bandırma Vapuru”nun İngilizler tarafından batırılacağının Mustafa Kemal Paşa’ya kim tarafından haber verildiğini açıklamaz…
16 Mayıs 1919 günü, Mustafa Kemal Paşa ile beraber Samsun’a gidecek olan kumanda heyeti teşekkül etmiş. Herkes ailesiyle sanki bir daha hiç görüşmeyeceklermiş gibi vedalaşmıştır. O günlerde İngilizler de büyük bir hazırlığın içerisindedir. Bu hazırlık kapsamında, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Samsun’a götürecek olan “Bandırma Vapuru”nu Karadeniz’in açıklarında batıracaklardır. Malaya zırhlısı kumandanına, General Harrıngton tarafından son görevi tebliğ edilir ; “İçinde Mustafa Kemal’inde bulunduğu Bandırma Vapuru Karadeniz açıklarında hiçbir iz bırakmadan batırılacak…”
Sultan Vahideddin’in büyük damadı olan İsmail Hakkı Okday, Türk ve İngiliz iş adamlarının da katıldığı Beyoğlu’nun “Tokatlıyan” oteli’ndeki bir toplantıya davetlidir. Bu toplantıda kafalar iyice dumanlandığı sıralarda çok saygın misafirlerle aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa’ya Samsun’a gitmek için vizesine onay veren İngiliz istihbarat subayı (evet Mustafa Kemal Samsun’a bir İngiliz Yüzbaşısının verdiği onay ile gitti.) İşkenceci John Bennedıt Godolphın çıkagelmiştir. İçkiyi de biraz fazla kaçırdığı sıralarda damat İsmail Hakkı Beyin de bulunduğu gurubun yanında korkunç haberi ağzından kaçırır;
“…Yarın bir Türk paşası, yanında kalabalık bir misyon ile ordu müfettişi olarak Anadolu’ya hareket edecektir. Bugün vizelerini imzaladım. Yarın öğleyin yola çıkıyorlar. Ancak hedeflerini ulaşamayacaklar. Çünkü onları Karadeniz’in azgın dalgaları arasına gömeceğiz. (19 Mayıs 1919 günü Samsun’a Mustafa Kemal Paşa ile beraber tam 48 subay daha çıkacaktır. Gemi mürettebatıyla beraber bu rakam 72’yi bulacaktır. Yani tek başına ve pusulası bile bozuk bir gemi ile değil…)
Bu arada Mustafa Kemal Paşa ertesi gün hareket edecektir.Yani zaman çok dardır. Kendisine ulaşılması için bir mucize gereklidir.O mucize de gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı Rauf Orbay bulunur. Bir gün sonra Mustafa Kemal ile vedalaşacaktır. Bunu öğrenen İsmail Hakkı bey derhal harekete geçer. Son dakikada Rauf Orbay’a ulaşmayı başarır. Bu durumdan padişah Vahideddin Han’ın da haberdar olduğunu hatıralarında kaydeden İsmail Hakkı Bey, Rauf Bey’e bu korkunç haberi aktardığında her ikisi de heyecan içindedir. Milletin son ümidi de yok edilmek istenmektedir. Nihayet Galata Rıhtımından Bandırma Vapuruna gitmek için kayığa binmekte olan Mustafa Kemal’e Rauf Bey durumu anlatır. Haberi öğrenen Mustafa Kemal Paşa bir an düşünür; ve der ki ;
“… Beni İstanbul’dan hareket etmeden tutuklayabilir, ya da öldürebilirler. Fakat niçin Karadeniz’de yok etmeyi düşünsünler ki? Evet bunlar benimle beraber Türkiye’yi kurtaracak olan heyeti de yok etmek hedefindedirler.”
Mustafa Kemal Paşa, Sultan Mehmet Vahideddin Han’ın damadı olan İsmail Hakkı Okday kaynaklı bu istihbarî bilgiyi değerlendirmiş, ve Bandırma’nın kaptanına hep kıyıya yakın gitmesi emirini vermiştir. Kıyıya 10-15 metre açıklıkta giden Bandırma vapurunu Karadeniz’in iç taraflarında arayan “Malaya” zırhlısı aradığını bulamamış ve geri dönmüştür.
Sonraki zamanlarda Mustafa Kemal Paşa hatıralarında bu hadiseyi anlatacak ve;
“… Bandırma Vapuruna suikast yapılıp batırılacağı gerçeğini bize padişah damadı bildirdi” diyecektir.
Allah her zaman doğrunun yanında olmuştur elhamdülillah. Eğer damat İsmail Hakkı Okday bu bilgiye ulaşamasaydı, ve eğer Bandırma gemisi açıktan gitseydi de, Malaya tarafından batırılsaydı, bizim için 19 mayıs tarihi ne ifade edecekti acaba… Kim bilir belki bir “hiç” i… Bir de kaç kişi biliyor acaba Bandırma vapurunun akıbetini… Milli Mücadele tarihinde çok mühim bir rol üstlenen Bandırma Vapuru Cumhuriyet’ten sonra bir çelik tüccarına satılır. O da Bu şanlı vapuru “JİLET” fabrikasında parçalatıp jilet yaptırır… Evet yanlış okumadınız jilet. Biz tarihimize jilet kadar önem veren bir millet olduk. Yazık, çok yazık… Kaynaklar ışığında gerçeği, yalnızca gerçeği bu köşeden aktarmaya devam edeceğim
Selam ve Muhabbetle....
KAYNAKLAR;
1- Son İmparator Vahdettin, Timuçin Mert, Karakutu yayınları, 3. baskı, sayfa 96-97-98-99
2- Şahbaba, Murat Bardakçı, Gri yayınları, 4. baskı, sayfa 125-144
3-Son Padişah Vahdettin, Yılmaz Çetiner, Milliyet Gazetesi yayınları, 7. baskı, sayfa 150
4-Yanya’dan Ankara’ya, İsmail Hakkı Okday, Sebil yayınları, sayfa 420-421-422
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 48 ziyaretçi (196 klik) kişi burdaydı!
Tüm Hakları saklıdır
|
|
|
|
|