ANKARA-ÇAMLIDERE-İNCEÖZ KÖYÜ
   
  Ankara-Çamlıdere-İnceöz Köyü-Koca Harman
  55-Resmi Bilgiler
 

 

KÖYÜMÜZÜ    KURANLAR

    Köyümüzün tarihi 1700 lü yıllara kadar bilinmektedir. Köy çeşmemiz 243 yaşındadır. Mezarlığın kaşısındak sarıçalılık ta mezarlıktır. Oralarda kimlerin yattığı bilinmemektedir. Köy arazisindeki onlarca kuyu, pınar tarihimizin eskiliğne delildir. Köy sınırımızın Pelitçik köyüne kadar dayandığını herkes bilmektedir.
    Köyümüzün kuruluşunun birbiriyle akraba olan şu on sülale olduğu rivayet edilir.Bu rivayet kurtuluş savaşı gazisi rahmetli Hakkı Durkan dededen gelmektedir. Arıcı Hüseyin Hoca Hakkı Dede’ye sorarak bu bilgileri kayıt altına almıştır. Hakkı dedenin de dedelerinden dinlediği kabul edilirse 1700 lü yılların bilgilerine ulaşılmış oluyor. Köyümüzün yerleşim yerindeki yakın evler birbirleriyle daha yakın akrabadır. Bu on kabile şunlardır.
1-HACIVELİLER: Koçak ve Özcan soyadlı kabiledir. Bu sülalenin asıl yurdu Halil Yıldırım’ların evlerinin yanıdır. Kelabıcanın evinin üstündeki eski ev onların atalarınındır. Bilinen en eski dedeleri Hacı Veli, Hacı Osman ve Hacı Sait’tir. Hacı Osman köy çeşmesini yaptıran kişidir. Köy çeşmesi yapılalı 242 sene olmuştur.Bu da demek oluyor ki, köy çeşmemiz 1770 li yıllarda yapılmıştır. Köy çeşmesi önce köy odasının önünde akmış. Deprem vb durumlardan arıza yapınca Halil Yıldırım’ların evin önüne nakledilmiş. 1960 lı yıllara kadar eski çeşme yeri belli idi. Burada da randıman vermeyince şimdiki yerine nakledilmiştir. Bu sülaleden arıcı Hüseyin Hoca’nın dedesi Koca Hatıp Hüseyin adlı kişi de çok takva bir kişiymiş. Sahibi tertipmiş. Sahibi tertip demek bir vakit namazını kazaya bırakmayan, namazını geçirmeden zamanında kılan Müslüman demektir.
2-KÖPRÜLÜOĞULLARI: Çakır,Erdoğan, Kaya, Duran, Ünal soyadlı kabilelerin de bu sülaleden geldiği tahmin edilmektedir. Biraz gerilere gidildiğinde bunların evlerinin aynı yerde birbirine yakın olduğu görülür.
3-HEVECİOĞULLARI: Yavuz, Aydın, Öztürk, Özkan,Yıldırım, Dündar soyadlı kabilenin bu sülaleden geldiği rivayet olunmuştur. Bu soyadlı kişiler birbirlerine yakın akrabadır. Evlerinin aynı yerde olması da bunun delili sayılmaktadır.
4-SARIMUSTAFA OĞULLARI:Sarı, Doğanay, Özdoğan, Keskin soyadlı kabile Sarı Mustafa dedenin torunlarıdır. Sarı Mustafa Dedeyi çağrıştırsın diye muhtarlar “Sarı” soyadını almışlardır. Bu kabilede yetişen “Osman Hoca” isimli alimin çok ileri görüşlü bir kişi olduğu rivayet edilir. Bayındır kayasının arasının gerilip baraj olacağını yıllar önce işaret etmiştir. Radyonun çıkacağını, televizyon aletinin icat edileceğini yıllar önceden işaret etmişti. Osman Hoca’ya oğullarından rahmetli H.İbrahim Doğanay’ın daha çok benzediği söylenir.
5-ÇOLAKOĞULLARI: İnci, Taşdelen, Şimşek,Çimşir , Yeşilova soyadlı kabilenin bu sülaleden geldiği rivayet olunur. Zaten bu kabilelerin evleri de birbirlerine yakındır. Bu sülaleden de rahmetli Kör Resül’ün dedesi Resül Hoca alim bir zaat imiş. Yıllarca çeşitli yerlerde imametlik yapmış. Kazan köylerinde halen bu kabilenin krabaları olduğu bilinmektedir.
6-ÇELEKOĞULLARI: Albayrak,Gürbüz,Güneş,Esen, Dursun, soyadlı kabile de bu sülaledendir. Bu sülalenin de evleri birbirine yakındır. Bu sülalenin insanları genellikle uzun boylu, iri yapılı kişiler olduğu rivayet olunur. Koca Ismayıl’lar, Koca Omar lakapları bu varsayımı doğrular niteliktedir. Bu kabilenin yurtları da “Taşkapı” civarıdır.
7- DURALİOĞULLARI:Durkan,Gökdemir, Yaman, Acar, Koç soyadlı kabile bu sülaledendir. Bu kabilenin de evleri aynı mıntıkada ve birbirine yakındır.
8-ÖZBEKOĞULLARI:Demirtaş, Demirel, Gülmez,Özçelik, Çevik, Çınar soyadlı kabileler bu sülaledendir. Bunların da evleri birbirine yakın yerlerdedir. Bu sülalenin mıntıkasına “Hacı Mehmetler de denir.
9.KÜRDOĞULLARI:Doğan,Erdoğan,Coşkun,Tekin,Şahin,Yalçın,Yılmaz,Aslantepe soyadlı kabile bu sülaledendir.
10-KARADAYILAR: Derebaşı, Çetinkaya, Aslan, Çetin soyadlı kabilenin bu sülaladen geldiği tahmin edilmektedir. 
KÖYÜMÜZDE MUHTARLIK YAPANLAR 

Köyümüzde beş "Kethüda" ve yedi muhtarın görev yaptığı bilgilerine ulaşılıyor. Osmanlı Devrinde muhtarlık görevi yapanlara "Köy Kethüdası" derlermiş.

Köyümüz tarihinin çok eskilere dayandığı kuvvetle muhtemeldir. Osmanlı Devleti zamanında muhtarlık ve devleti temsil eden memuriyet görevleri yapanlar bilinmektedir. Osmanlı Devleti zamanında görev yapan beş kişiyi bilebiliyoruz. Osmanlı Devletinde köyde devleti temsil eden kişilere “Köy Kethüdası” derlerdi. Bu kişiler devlet ile köylü arasında ilişkileri sağlardı. Muhtarlarımızı hatırlarken bu beş kişiye “köyümüz kethüdaları” da diyebiliriz.Rahmetli Osman Özcan’dan alınan bilgilere göre bunları şöyle sıralamak mümkündür.
1-Kethüda Kör Ağa: Gökdemir’ ler sülalesinden olan bu kişi köyümüzün bilinen en eski kethüdasıdır.
2-Kethüda Miiğir (Nığır) Ahmet : Koç sülalesindendir. Koç soyadlıların dedeleridir. Köyümüzün ikinci kehüdasıdır.
3-Kethüda Hacının Oğlu : Gökdemir’lerin dedelerindendir. Bu kişinin babası köyümüzün hacılarındandır.
4-Kethüda Hölden Dede : Hacı dayının, Bekir dayının babalarıdır. Osmanlı devrinin son kethüdasıdır. Hölden Dedenin kurtuluş savaşına da katıldığı söylenir.
5-Kethüda Bekiroğlu Mehmet: Muhtar Bekir’in babasıdır. Osmanlı Devrinde görev yaptığı tahmin ediliyor.
6-Hatıpların Mustafa (Ünal’ların dedesi): Köyümüzde cumhuriyet devrinde ilk görev yapan muhtar olarak söylenir.
7-Seyit Mehmet Gökdemir: Cumhuriyetin ilk yıllarında muhtarlık görevi yapmıştır.
8-Seyit Ağa : Mustafa Kemal kayanın babasıdır.
9-Mıstık Dede: Kemal,Osman, Ahmet Kaya’ların babasıdır. Nalbantlık işi de yapardı. Köyümüzün at, eşek, öküz gibi hayvanlarını nallardı. Sarık ve şalvar ile gezerdi. Sakallı bir kişi idi.
10-Çavuşoğlu (Osman Derebaşı): Çavuş Osmanı. Mısık Dede’den sonra muhtarlık yapmıştır. Kumaş satıcılığı anlamına gelen “pırtıcılık” yapardı. Komşu köy ve pazarlarda pırtı satardı.
11-Muhtar Bekir: Bekir Sarı. Şimdiki muhtarımızın babaları. Çok uzun dönem muhtarlık yapmıştır.
 
12- Selahattin Sarı: Hali hazırda( şu anda) köyümüzün muhtarıdır.
KAYNAK:Öğretmen H.İbrahim Koçak
 
 


      İNCEÖZ İLE İLGİLİ BİLGİLER                             

Su Durumu

Yeterli

Suyun İletim Şekli

Cazibeli

Şebeke Hattı Uzunluğu

---

ENH.Uzunluğu

---

Terfi Hattı Uzunluğu

---

İçme Suyu Deposu

---

İçme Suyu Yapım Yılı

---

Kanalizasyon Hattı Uzunluğu

---

Fosseptik

---

Kanalizasyon Yapım yılı

---

İlçeye Uzaklığı

22 km.      

Yol Durumu – Yapım Yılı     

1.Kat Asfalt - (2007)

Nüfus – (2007 ADNKS)

55

Hane Sayısı   

65

Mahalle Sayısı

2

Seçmen Sayısı – (2009 Yılı)

48

Öğrenci Sayısı          

11

Bebek Sayısı 

Köyümüzün İlk Kuruluş Zamanlarına Ait Nüfus Sayımları
Osmanlı dönemi kayıtlarına göre; istanbul başbakanlık arşivi MAD 9 numarada kayıtlı 867/1463 tarihli mufassal
tahrir defteri 129a-169b-228b-230a 
sayfalar arasında "Ta'allukat-ı evkaf-ı yaban ovası" başlığı altında yapılan
yabanabad bölgesine ait sayımlarda
"Karye-i İnceöz, tabi-i orta divanı" (s.188a) İnceöz Köyü nüfus sayımı 
1463 yılında 14 hane yaklaşık 70 nufus
olarak tespit edilmiştir.Diğer sayımlarda bu sayılar artmıştır.

1523/1530 sayımı 15 hane 13 mücerred yaklaşık 88 nüfus
1571/1572 sayımı 30 hane 13 mücerred yklşık 163 nüfus
1840 sayımına göre 44 hane yaklşık 220 nüfus
1845 sayımında ise 51 hane kayıtlı olup 12 hanesi inceöz'den başka yerlere göçmüş 39 haneye
düşmüştür.

1975 yılında 231 nüfuslu olan inceöz köyü, daha sonraki yıllarda yoğun göç vermiş ve 2009 yılı
adrese dayalı nüfus sayımında 29 erkek, 33 kadın, toplam 62 kişi oturmaktadır.

ÇAMLIDERE'NİN TARİHİ
Çamlıdere'nin kuruluşu çok eski olup,herhangi bir belgeye dayanan bir bilgi elde
edilememiştir.

Bu nedenle, ilçenin yaşlı ve tanınmış kişileriyle yapılan temaslar ve bazı belirtilere dayanan bilgilere göre;
daha önce Çamlıdere'nin adı Kuzveren (Kuzucular) diye anılırmış, halen ilçemizde
türbesi bulunan Ömer'ül Faruk'un
4 ncü soyundan Şeyh Ali Semerkandi' nin yöremize gelip
yerleşmesiyle Kuzveren adı Şeyhler olarak değişmiştir.
Kuruluşu bu şekilde rivayet edilen Çamlıdere idari bakımdan Beypazarı'na bağlı bir köy iken Hicri
1314 yılında bucak olmuş,1916 yıllarında Kızılcahamam ilçesine bağlanmıştır.
 
İlçemiz 1953 yılma kadar Kızılcahamam ilçesine bağlı bucak olarak kalmış,02.12.1953 tarihinde çıkarılan
6191 sayılı kanunla ilçe statüsünü kazanmıştır.
 
Ayrıca Çamlıdere ilçesinde Oğuz Beylerinin isimlerini taşıyan bir çok köy isimlerine rastlanmaktadır.
Örneğin ;Peçenek ve Bayındır köylerinin isimleri gibi. Bu köy isimlerinden de anlaşıldığına göre bu köyleri
kuranların Orta Asya’dan geldikleri kanısına varılmaktadır. İlçeye bağlı
Peçenek Beldesinde Selçuklular devrinde kaldığı
tahmin edilen bir camii bulunmaktadır ,bu da
göstermektedir ki ; 1071 Malazgirt Savaşından sonra Selçuklu Türklerinin
Anadolu'ya yerleşmeleri ile Oğuz Beylerinin isimlerini taşıyan köylerin buralarda kurulmuş olacağı sonucuna varılmaktadır
ÇAMLIDERE’DE YILLARDIR BEKLENEN MUTLU SONA ULAŞILMAK ÜZERE;
            4 sene önce Belediye Başkanı Caner CAN’ın başlattığı sıcak su çalışmaları sonuç
vermeye başlamıştır.
              Belediyemiz tarafından İller Bankasına açtırılan ve 45 gündür devam eden Jeotermal
su sondaj çalışmaları sonucu 2 adet sondaj kuyusu açılarak 1. kuyudan 155 metrede 34 derece
sıcaklıkta saniyede 50 Litre Mineralli su (Maden Suyu), 2. Kuyudan ise 171. Metrede 41 Derece
sıcaklıkta saniyede 12 Litre artezyen debili Mineral Karışımı yüksek sıcak suya ulaşılmıştır.
            Çalışmalar belediye başkanı Caner CAN öncülüğünde İller Bankası Sondaj ekibi ve
Mühendislerince halen devam etmektedir.

İLÇEMİZİN COĞRAFİ YAPISI

Çamlıdere İç Anadolu Bölgesinin kuzeyinde yer alan, Doğudan Kızılcahamam ilçesi, Batıdan Benli ve Kavaklı Dağları, Kuzeyden Gerede ilçesi, Güneyden Güdül ile Beypazarı ilçeleri ile çevrilidir.Yüzölçümü 650 kilometrekaredir. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1175 metredir.

            İklimi Batı Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin arasında bulunduğundan her iki bölgenin
de iklimi tesiri altındadır. Yazlar kurak ve serin, kışlar kar ve yağmur yağışlı geçer.(Karasal iklim)
                İlçe arazisinin % 66 sı çam ve meşe ormanları ile kaplı olup, orman alanı 42.500 Hektardır.
İlçede tabii göl ve akarsu bulunmamaktadır.

            Bayındır, Buğralar, Yahşihan, Doğancı, Doymuş, Yoncatepe, Tatlak, Bökeler, Elvanlar,
İnceöz, Akkaya, Yediören, Gümele köyleri ile Peçenek Beldesi arasındaki vadiye Ankara'nın içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla Çamlıdere Bayındır Barajı inşa edilmiş, söz konusu baraj Ankara'nın % 70 nin içme suyunu temin etmektedir.
                
Çamlıdere İlçesi Pelitçik Köyü mevkiinde 3 hektarlık bir alanda  Dünyada sayısı çok az olan ve Türkiye’de bugüne kadar bilinmeyen taşlaşmış Çam,Meşe ve Ardıç ağaçlarından oluşan 23 Milyon yıl öncesine ait olduğu anlaşılan zengin fosilleşmiş-silisleşmiş bir fosil ormanı tespit edilmiştir. Söz konusu fosil ormanın jeolojik yönden Orman Florası örneklerinin nadir ve bol miktarda bulunması nedeniyle Dünyadaki diğer örnekleri gibi koruma altına alınarak açık hava müzesi ve jeoloji parkı haline getirilmesi halinde, Jeoloji Bilimleri öğrencilerine uygulamalı eğitim sağlayacağı gibi Ülkemizin ve yöremizin tanıtılmasında ve ekonomik yönden kalkınmasında önemli ölçüde katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir




 ŞEYH ALİ SEMERKANDΠ (*)
(Hayatı)
Şeyh Ali Semerkandî, Hicrî 720 / Miladî 1320 yılında İsfahan’da doğmuştur. Babası Yahya Efendi’dir. İkinci Halife Hz. Ömer’in torunlarındandır Küçük yaşta Kur’ân-ı Kerim’i ezberledi ve çeşitli kıraatlere göre okumasını öğrendi. Tahsilini Semerkant’ta tamamladıktan sonra Buhara’ya giderek Alâeddin Buharî’nin talebesi oldu ve dinî ilimler ile tasavvufta kemale erdi. Kendisine “Mekke’ye doğru” denilince harekete geçerek yolculuğa çıkıp Mekke’ye kadar geldi. Mescid-i Haram’da 14 yıl İmam-Hatip olarak görev yaptı. Medine-i Münevvere’ye giderek Peygamber Efendimiz (S.AV.)’in kabrinin bulunduğu Ravza-ı Mutahhara’da 7 yıl türbedarlık yaptı. Ayrıca Şam, Kudüs ve Irak’ta ilim, irşat ve öğretim faaliyetlerinde bulundu. Daha sonra bu mübarek zat, Hz. Peygamber ( S.A.V.)’den aldığı manevî bir işaret üzerine Rum diyarı olan Anadolu’ya hareket etti. Beraberinde bulunan velilerin her birini ilgili yerlere yerleştirip, kendisi de Konya’ya gitti. Karaman, Bozkır ve benzeri yerlerde ikamet ederek gerekli irşat görevlerinde bulunan Şeyh Ali Semerkandî, devlet erkânına nasihat ederek onlara yol göstermiştir.
Şeyh Ali Semerkandî, irşat görevi için geziyordu. Konya ve çevresindeki hizmetlerini tamamlayıp Alanya yoluna düştü. Kendisine ait bir asanın, bir hırkanın ve benzeri eşyaların Alanya’da saklı bulunduğu nakledilmektedir. Alanya ve havalisini denetiminden geçirdikten sonra Alanya’dan ayrıldı. Uzun bir yolculuğun ardından günümüzde önce Çankırı’ya, sonra da Karabük’e bağlanan ve o zamanki adı “Örenşar” olan Eskipazar’a kadar geldi. Eskipazar’da ikamet etmeye niyetlenen büyük veli, irşat hizmetlerini çeşitli vesilelerle halka aktarmaya çalışıyordu. Burada, onun kerametinin bir eseri olarak, duasıyla yerden bir su çıkmış; suyun ulaştığı yerde meydana gelen başları ve karınları beyaz “Sığırcık Kuşları” ziraî mahsule zarar veren haşaratı yok etmiştir.
Bu arada Osmanlı Devleti’nin başkenti, o günlerde İslâm âlimlerinin ve evliyanın merkezi haline gelen Bursa idi. Bursa’da ekili alanları çekirge sürülerinin işgal etmesi üzerine, halkın çaresiz kaldığını duyan Şeyh Ali Semerkandî, yanında bulunan bu mübarek sudan bir miktar o bölgeye göndererek, çekirgelerin yok olmasını sağladı. Padişah bu iyilik karşısında onu Bursa’ya davet etti. Şeyh Ali Semerkandî’nin Bursa’ya teşrif etmesinin ardından Padişah Murat Hüdavendigâr, bu büyük zatın yanı başında vezir olarak bulunmasını istedi. Çünkü onu çok beğenip, sevmişti. Vezirler de aynı istekte bulundular. Ancak her ne teklif ettilerse Şeyh Ali Semerkandî, bunların hiçbirine iltifat etmedi. Yalnız Padişah’tan yöre halkının vergi ve askerlikten muaf tutulmasını istedi. Padişah da bir ferman yazdırarak bu isteği kabul etti ve bu sayede İstiklâl Harbi yıllarına kadar Çamlıdere Bölgesi’nden vergi alınmadı, askere giden olmadı. Şeyh Ali Semerkandî, Bursa’daki işinin ve görevinin sona erdiğini anlayınca, vedalaşıp buradan ayrılarak Örenşar’a döndü. Böylelikle hiçbir dünyalığa değer vermediğini ve irşat vazifesini yerine getirmek için halkın içinde yaşamaya devam edeceğini gösterdi.
Örenşar’da Sadeyaka Köyü’nün “Şeyhler” mahallesine bitişik topraklarda bulunan mübarek suyun yanına gelen Şeyh Ali Semerkandî, suyun civarında geçireceği son anlarını yaşıyordu. Çünkü Örenşar semtinden ayrılma zamanı yaklaşıyordu. Örenşar’dan ayrılan Şeyh, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Çatak Köyü’ne geldi. Burayı benimseyen ve burada bir müddet ikamet eden Şeyh Ali Semerkandî, Çatak’ta ihtiyaca cevap verecek bir caminin bulunmadığını gördü. Bu eksikliğin giderilmesini üzerine aldı ve kısa bir sürede caminin (Cuma Camii) yapımını tamamladı. (Bugünkü adı Berçin Çatak olan köyde bu camii hâlâ mevcuttur, ancak sonradan yapılan tadilatlar nedeni ile tarihi dokusu bozulmuştur. Camii, köyün biraz dışında kaldığı için, sadece Cuma Namazları bu camide kılınmaktadır.)
O zamanlarda Çamlıdere küçük bir köydü. İçinden geçen kuru derenin sağ yamacında “Yayalar” adı verilen 30–40 hanelik bir köy ile derenin sol kısmında 8–10 hanelik bir topluluk vardı. Bu kısım “Kuzören/Kuzviran” adı ile anılırdı. Şeyh Ali Semerkandî, önce Yayalar Köyüne gelip yerleşmiş, daha sonra ise Kuzören/Kuzviran yakasına geçerek burada ikamet etmiştir. Şeyh Ali Semerkandî’nin ismine atfen buraya “Şeyhler” adı verilmiştir. Buraya yerleştikten sonra mülk edindiği ½ hisselik çiftlik yeri ile bir değirmeni vakfederek bir zaviye kurmuş; bu vakfın idaresini ve kullanımını evlatlarına bırakmıştır. O zamana kadar tenha bir köy olan Şeyhler, zamanla çok gelişip büyümüş, Yayalar Köyü de buraya katılarak Şeyhler’in bir mahallesi haline gelmiştir. “Şeyhler” ismi, asırlarca buranın adı olarak kalmış, daha sonra ise Çamlıdere olarak değişmiştir.
Önceleri Çorba’ya / Pazar’a bağlı olan Çamlıdere, Hicrî 1314 / Miladi1895 yılında bucak olmuş, Hicrî 1326 / Miladi 1907 yılından önce de belediye teşkilatına kavuşmuştur.1915–1916 yıllarında Kızılcahamam’a bağlanmış ve nihayet 27.11.1955 tarihinde 6191 sayılı kanunla ilçe olmuştur.       İlçede Bayındır, Buğralar, Bükeler ve Peçenek gibi Oğuz boylarının isimlerini taşıyan köylerin bulunması, bu köylerin Orta Asya’dan gelen Türkler tarafından kurulduğu kanısını uyandırmaktadır.
 
Hanefi Mezhebi’nden ve Nakşibendî Tarikatı’ndan olan Şeyh Ali Semerkandî, uzun yıllar Şeyhler Mahallesi’nde ikamet ederek, Çamlıdere’yi ilim, irfan ve fazilet merkezi haline getirmiştir. Hicri 862 / Miladi 1458 yılında, yaklaşık 142 (Hicri) yaşında vefat eden Şeyh Ali Semerkandî, Çamlıdere mezarlığının orta yerine defnedilmiştir. Türbesi hâlen burada olup, halkımızın ziyaretine açıktır. 1978 yılında restore edilen Türbe’de, Şeyh Ali Semerkandî’nin yanında 10 kabir daha bulunmaktadır ki bunlardan yedisinin arkadaşlarına, üçünün de sırdaşlarına ait olduğu rivayet edilmektedir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması yolunda büyük bir rolünün olduğuna inanılan Şeyh Ali Semerkandî, Hak ve gönül dostu olarak bilinmektedir

OSMANLININ HAZİN KADERİ..KANUNİ ATAMIZIN SOY KIRIMDAN KURTARIP İZMİR BURSA VE SELANİK E YERLEŞTİRDİĞİ İSPANYOL YAHUDİLERİNİN İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİNİ KURARAK OSMANLIYI YIKMALARININ HAZİN HİKAYESİ....
 
  Bugün 31 ziyaretçi (45 klik) kişi burdaydı! Tüm Hakları saklıdır  
 
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR....MUTLULUKLAR DA PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol