İnceöz Köyü, ilçenin güneybatısında, Bayındır Baraj Gölü’nün kuzeyinde, 1050 metre rakımda, Çay Deresi ve Güreş (Eşik) Çayı arasında bulunan yarımada üzerinde, orman bitişiği köylerdendir. Yerleşmenin adı coğrafi konumuna uygun olup, 1275 metre rakımlı İnceöz Tepesi’nin güney yamacındadır.
Bükeler, Doymuş, Peçenek, Yoncatepe ve Bayındır Baraj Gölü ile komşudur. İlçe merkezine 13 km uzaklıktadır.
Çıngırdaklı, Büyükçayır ve Simitkayası tepeleri, Çatkaya Boğazı, Eluçuran, Çay ve Güreş dereleri vardır. Hakim bitki örtüsü meşe ve çalı türü ağaçlardır.
1463 yılı Ankara Tahrir Defteri’nde “Orta Divanı”na tabi olup, “Mudrıb” idari birimine bağlı olan İnceöz Köyü 14 hanedir. Sultan Murad Hüdavendiğar, İnceöz Köyü’nü Seydi Bey’e tımar mülk olarak verir ve Seydi Bey’de savaş zamanında silahlı bir sipahi gönderirmiş. 1463 yılında Seydi Bey’in evlatlarından Yusuf, İnceöz Köyü’ne mutasarrıftır.
1530 yılı Ankara Tahrir Defteri’nde Yabanabad kazasına bağlı İnceöz Köyü, 15 hane, 13 mücerred, 88 nüfuslu, yıllık vergi hasılatı 1.054 akçe ve sipahi tımarıdır. 1572 yılında ise 30 hane ve yaklaşık 163 nüfusludur.
1840 yılında Yabanabad kazasına bağlı ve “sipahilik” olan İnceöz Köyü, 44 hanedir. Mustafa oğlu Osman Efendi hatip, İsmail oğlu Mustafa köy muhtarı, Musa Efendi ise köy imamıdır ve muhtar İsmail oğlu Mustafa o dönemde varlıklı bir kişi olup bölgede en fazla vergi veren kişilerden biridir. Bu dönemde köyde sığır, koyun-tiftik keçisi yetiştirilmekte ve arıcılık yapılmaktadır. Çok sayıda “çayır” bulunmaktadır. Köyde reçberliğin yanında çıracılık ve demircilik yapanlarda vardır.
1845 yılı Temettuat Defteri’nde İnceöz Köyü’nde 51 hane kayıtlı olup 12 hanesi İnceöz’den başka yerlere göçmüş ve 39 haneye düşmüştür. Köy imamı Musa oğlu Ali Efendi’dir. Bu yıllarda köyde ziraat, hayvancılık, bargircilik, katırcılık ve çuvalcılık yapılmaktadır.
İnceöz Köyü’nde bulunan tarihi çeşme, kesme taştan yapılmış ve güzel hatla yazılmış bir kitabesi bulunmaktadır. Beyaz mermer üzerine hakkedilen ve sanat şaheseri olan kitabede “Sahib’ül-hayrat ve’l-hasenat İnceöz karyeli el-Hac Osman, 1163” ibaresi yazılıdır. Hacı Osman Efendi tarafından 1769 yılında yaptırılan bu çeşmenin kitabesi koruma altına alınması gerekir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde “İnceöz köyünde Hacı Şaban Camii Şerif Vakfı” ve “İnceöz Köyü’nde Hacı Yusuf Camii Şerif Vakfı” kaydı bulunmaktadır.
Cumhuriyet döneminde önce Yabanabad (Kızılcahamam) kazası Şorba (Ali Dede Şeyhler) nahiyesine bağlanan İnceöz Köyü, 1953 yılında Çamlıdere ilçesi Peçenek bucağına bağlanır.
Yayla geleneği devam eden İnceöz Köyü’nün Benli Yaylası karayolu üzerinde ve Bakırlı Yaylası yol sapağında İnceöz Yaylası bulunmaktadır. Geleneksel mimaride yayla evlerinin bulunduğu bölge çam ormanları ile kaplıdır.
1975 yılında 231 nüfuslu olan İnceöz Köyü, daha sonraki yıllarda yoğun göç vermiş ve 2009 yılı adrese dayalı nüfus sayımında 29 erkek, 33 kadın, toplam 62 kişi oturmaktadır.
Hayvancılık ve tarım yapılmakta olup, çok amaçlı köy konağı ile geleneksel mimaride yapıların yanında yeni yapılaşma da görülür.

Daha geniş bilgi için bakınız: Abdülkerim Erdoğan, Çamlıdere Tarih ve Kültür Atlası, Çamlıdere Belediyesi Yayınları, Ankara, 2012.

İsim:	mehmet demirtaş
E-mail:	mehmetdemirtas06gmail.com
MSN adı:	Mehmet DEMİRTAŞ
Zaman:	14.10.2010 00:19:51
Mesaj:	Değerli hocam görüşmeyeli uzun zaman oldu.Aile efradı ile birlikte sıhatte olmanız temennisi ile selam ve muhabbetlerimi arzediyorum.İnceöz köyü adına birlikteliğe zemin olan bu hizmetin için teşekkür ediyorum.Bu hizmete gençlerimizin katkı sağlayacağını temenni ediyorum.Özellikle köyümüzün ve bölgemizin tarihçesi bölümüne açıklık getirilmesi zarureti için notu geçiyorum.Bildiğiniz üzere, 1071 Malazgirt ovasında Sultan Alparslan komutasında, “cuma namazında isteyen geriye dönebilir, isteyen benimle gelir, beyaz elbisem kefenimdir”. Hutbesi ve komutunu takip eden savaşla, Anadolu yurt haline getirilmişdir.1073 yılında ise gelen boyların Ankara civarına yerleştiği görülmektedir.İlk yazılı belge ise 1220-1237 tarihleri arasında Selçuklu Sultanı Alaaddin KEYKUBAT'ın seferleri sırasında bu gün Kızılcahamam sınırları içinde bulunan Taşlıca Köyünde Kırgız Ebe'ye ve oğlu Oruç Gazi'ye verdiği berattır.Bölgede bulunan köy isimleri Türk boylarının isimleri,gelenek ise hala bu gün Ortaysa ana yurtta yaşananın aynısıdır.Bu topraklara geldiğimizde başka millet mensuplarının özellikle şehir merkezlerinde yaşadığı bilinmekte olup, taşra kesiminde yaşayanları ise azdır.Bu veriler ışığında Bu gün Kızılcahamam, Çamlıdere, Gerede,Kazan,Nallıhan civarlarını kapsayan alan "yabanabad" olarak bilinmektedir.Bizim köylülerimiz dahil yabanabada yerleşenler Sultan Alparslan ile birlikte bu topraklara gelenlerdir.Yerleşme tarihimiz 200-300 yıldan uzun.Tarih 1000 yıla yaklaşmıştır.Bu coğrafyada bizden fazla kalıp yaşayan bir medeniyet daha yoktur,en uzunu 300 yıl yaşamıştır.Azınlık ve bu gün tartışma konusu olan diğer dinlere mensup guruplar ise müstakil devlet kuramamışlar,1071 den sonrada bu millete bağlı yaşayarak bu güne gelmişlerdir.Köyümüzde de yaşadıklarına dair arşivlerde de bir kayıt bildiğim kadarı ile bulunmamaktadır.Ankara kültürüne son zamanlarda çok fazla ithal kültür girmiş, isminin başına Ankaralı ekleyen zamane şahısları türemiştir.Türkü ve yaşayış tarzlarından bizden olmadıkları bellidir. "Seğmen" Ortasya oğuz boyunun, Türklerin, askerine verilen isimdir.Zamanla yiğitlik ve mertlik manasında kullanılmıştır.Ankara oyun havaları müziğinde mehter havası barındırır. Kılıç kalkan ve hançer ile herbiri müstakil yiğitlik ve elbirliği içererek oynanır."Sin sin" Karanlıkların tehlikesine uyanık olunmasını hatırlatan binlerce yıllık oyundur.Son zamanlarda yine ulusal televizyon kanallarında Ankara oyun havaları eşliğinde oynanan köçekli oyunların, bu toprakları yurt edinecek yiğitliğe mertliğe ve iman ile ahlaka sahip olan gerçek "seğmen"ler ile ilgisi olmamış, olmayacaktır.Diğer taraftan özellikle Osmanlı kayıtlarında bölge ile ayrıntılı bilgiler mevcut olup, yayınlanmış eserler de bulunmaktadır.Mesaj sınırlaması nedeni ile ancak bu kadar yazabiliyorum.Bu ifadelerle köyümüze ait sayfanın tarihçe bölümünün tekrar gözden geçirilerek yeniden yazılması kanaatimce olabilecek yanlış anlamanın önüne geçecektir. Selam ve muhabbetle....