ANKARA-ÇAMLIDERE-İNCEÖZ KÖYÜ
   
  Ankara-Çamlıdere-İnceöz Köyü-Koca Harman
  111-KÖYÜMÜZDE NOSTALJİ
 
             KÖYÜMÜZDE NOSTALJİ (ESKİ GÜZELLİKLER)
BEBEK ARAÇ VE GEREÇLERİ
BEŞİK:Ağaçtan yapılan, bebeğin utulması için sallanabilen bir çeşit bebek karyolası. Beşiğin üzerinde önden arkaya bir ağaç çıta olurdu. Uyuyan bebeği sinek vb haşerat rahatsız etmesin diye örtü örtülürdü.
SALINCAK(SALINGAÇ): ebek uyutmak için iki bağlanacak yer arasına urgan veya sicim paralel gerilirdi. İplerin arasına bataniye veya uygun bezle bebek yatacak yer yapılırdı. İki uç arasına ipler açık kalması için çomak gerilirdi.Bu çomaklar bebeğin yattığı yeri de sabitlemiş olurdu.Bir tarafına bebek yastığı konur ve bebek uyutulurdu. Üzeri tülbent veya uygun bir bezle örtülürdü. Yatırılan bebek sallanarak uyutulmaya çalışılırdı.
KUNDAK: Bebeklerin el ve ayakları hareket edemeyecek şekilde sarılan kalın bez.  Çözülmesin diye kundak ayrıca bağlanırdı.
SORGUÇ: Eskiden emzik lüks sayılır ve pek bulunmazdı. Bebek ağladığında ağlaması dursun diye temiz bir beze bal veya şeker konur, emzik şeklinde yuvarlanır ve bebeğin ağzına verilirdi. İçinde tatlı bulunan emziğe benzer bu bezi çocuk emerdi. İçinde tatlı olduğu için bebek susardı, ağlamayı keserdi. Emzik yerine kullanılan bu beze sorguç denirdi.
 BEBE TOPRAĞI : Eskiden bebeklere bebe bezi yoktu.Bebekler kundak yapılırdı. Kundakların içine de toprak konurdu. Bebe büyük ve küçük çiş yaptığında bu toprağa yapmış olur ve bezi batırmazdı. kundak açılır, toprak atılırdı. Böylece büyük ve küçük çiş bezleri kirletmemiş toprağı kirletmiş olurdu. Evlerde kullanma suları taşıma ile getirildiğinden böyle bir kolaylık bulunmuştu. Bebe toprağı genellikle killi topraktan elenirdi.Killi toprak çok çamurlanmazdı. temizliğe daha uygundu.
EKMEK YAPIMINDA KULLANILAN ARAÇLAR :
MAYA TEKNESİ:İçinde maya tutulan, maya ekşitilen, devamlı maya bulunan küçük tekne. Satın mayası olmadığından maya ekşime yöntemi ile ekşitilirdi.
TEKNE: İçine un elenip hamur yoğrulan ağaçtan yapılma kayık şeklinde kap.
ELEK: Un elemeye yarayan, ince ve kalın çeşitleri olan alet.
GÖZER:Harmanda ekinin içindeki sap ve samanları ayırmaya yarayan kalın gözlü , sırımdan yapılan elek.
KALBUR: Gözer gibi olan fakat daha ince eleyen elek.
ÜTEĞE:Üzerinde un elenen, ekmek pişirilirken ekmek hamuruna el yapışmaması için gereken unun konulduğu deriden yapılan bir çeşit bohça.
YASLAĞAÇ:Ekmek hamurunu üzerine koyup şekil verip inceltip çevirmeye yarayan düz ve yuvarlak kısa saplı ağaç kürek.
PİSLEĞEÇ:Toprak veya demir saçın üzerindeki ekmeği çevirmeye yarayan ince uzun saplı ağaç kürek.
EKSİRAN:Tekneden hamur almaya, koparmaya,fazlasını kesmeye veya daha ilave etmeye yarayan uzun saplı spatula şeklinde ufak demir kürek.
TOPRAK SAÇ: Aynı anda iki ekmek pişirilebilen pişirilmiş topraktan yapılan ekmek pişime aleti.
DEMİR SAÇ: Yuvarlak, ortası tümsek aynı anda üç ekmeği pişiren alet. Altı ekmeği yakmasın diye çamur ile sıvanırdı.
ÇATAL MAŞA:Ateş taşımaya, ateş tutmaya yarayan yassı ve uzun çeşidi olan maşa.
TAPLA: Hamur ve yufka açmaya yarayan sini şeklindeki ağaçtan yapılan dört ayaklı aparat.
OKLAVA:Hamur incelmeye, yufka yapmaya yarayan ince ve yuvarlak ağaçtan yapılma sopa.
 
                                   SÜT SAĞIMI VE ET İLE İLGİLİ ARAÇ VE DEYİMLER
HELKE:İçine su koymaya, kuyudan su çekmeye ve süt sağımı yapmaya yarayan silindir şeklindeki kapaklı kap.
TURFAN: Yoğurttan yağ ayırmaya yarayan geniş ağızlı, iki kulplu büyük testi veya küp. Yağlı yoğurt turfana konur, turfanın ağzı meşin ile bağlanır,minder üzerine yatırılır ve kulplarından tutularak çalkalanırdı. Yarım saatten çok çalkalanınca yoğurdun içindeki yağ ayrılırdı. Buna turfan düştü denirdi.
TIKAÇ: Turfanın ağzına yakın yerde ufak bir deliği olurdu. Bu delikten bakaç denilen bir çubuk sokulur ve turfanın düşüp düşmediğine bakılırdı. Bu deliğe tıkanan beze tıkaç denirdi.
TURFAN KAPAĞI: Turfanın ağzını kapamaya yarayan deriden kapak.
BAKAÇ: Turfanın küçük deliğinden sokulup turfanın düşüp düşmediğine bakılan ince kısa sopa.
ÖRME: Turfanın meşin kapağını bağlamak için kullanılan uzunca örme ip.
DÜŞTÜ: Turfandaki yağlı yoğurun yağının ayrılmasına “düştü” denirdi. Turfan düşmüş. Ağzını açıp yayalım denirdi.
TURFAN MİNDERİ:Turfan testi yapılı olduğu için kolay kırılırdı. Turfan çalkarken turfanın kırılmaması için altına minder konurdu. Turfanı korumak için yapılan bu mindere “turfan minderi” denirdi.
KUŞENE: Ufak ve kapaklı tencerelere denirdi. Genellikle kuşeneler ocağa konmazdı. Yoğurt çalma, süt uyutma gibi işlerde kullanılırdı.
AKTARMA:Turfan düşünce içindeki yağı ayrılış yoğurt büyükçe bir kaba dökülür ve tahta kaşıkla yağları ayıklanırdı. Toplanan yağlar yıkanır ve kullanıma hazır hale getirilirdi. Turfan yıkanır ve temizlenir, ayran ise ayran torbasına doldurulurdu. Suyu akan ayran” torba yoğurdu “olurdu. Buna turfan aktarma denirdi.
ÇALGI:Pişirilmiş süte yoğurt mayası atılır ve yoğurt olması için üzeri sarılıp beklemeye konurdu. Ütün yoğurt olması için bu beklemesine süt uyutma, yoğurda da “çalgı” denirdi.
TORBA YOĞURDU: Düşen turfanın yağı alınırdı. Geriye kalan çalkama pamuk torbalara konur ve suyu akıtılır koyu hale getirilirdi. Suyu süzülen yağı alınmış bu yoğurda “torba yoğurdu” denirdi.
KEŞ: Suyu iyice süzülen torba yoğurdunun torbası iki taş arasına konur ve sabun kalıbı gibi kurutulurdu. Buna” keş “ denirdi. Keşin dilimlenip tere yağında kızartılması çok nefis olurdu. Bu keş rendelenip makarna vb yemeklerin üzerine de serpilirdi.
SARI YAĞ: Tere yağının tuzlusuna sarı yağ denirdi. İnek yeşil ot yerse yağı sarı olurdu. Kışın kuru ot yerse yağı beyaz olurdu.
KARIN YAĞI: Buzdolabı olmadığı zamanlarda yağ muhafazası zordu. Kesilen koyun ve keçilerin karınları temizlenir ve içine tereyağı doldurulurdu. Kedi yememesi için de mutfağın ustununa yani tavanına asılırdı. Böylece kedilerden korunmuş olurdu. Tereyağı bazen küplere ve tencerelere de basılırdı. Yenmesi gerekince karının bir kenarı açılır ve tüketilmeye başlanırdı.
KABAK YAĞI:Turfan çalkanınca bazen de yağlar içi boşaltılıp temizlenmiş sukabağına basılırdı. Buna da kabak yağı denirdi. İçinin yağı tüketilen kabaklara zamanla tuz konur, tuzluk olarak kullanılırdı. Tuz kabağı olurdu. Tuz kabağı mutfağın bir köşesinde dururdu. İçindeki tuz yemeklere kullanılırdı.
DON YAĞI: Kurbanlıkların iç yağları doğranır, eritilir ve dondurulurdu. Bu donmuş iç yağlarına “donyağı” denirdi. Don yağından bir parça kesilir ve tuz kabağının içinde bulundurulurdu. Ocak başında ısıtılıp gevretilen bu ekmeklere don yağı sürülür yenirdi. Üzerine biraz da tuz serpilince daha leziz olurdu.
KUYRUK YAĞI: Koyun ve koçların kuyrukları büyük ve yağlı olur. Kurbanda koyun veya koç kurban edilince kuyruklarının yağları sızdırılır ve saklanırdı. Buna kuyruk yağı denirdi. Kuyruk yağı devamlı yumuşak olurdu. Kuyruk yağının buzdolabında bile donmadığı biliniyor.
GAKIRDAK:Sızdırılan iç yağının sıvısı süzülür ve donyağı olurdu.Geriye kalan tortusu da ayrı dondurulurdu. Bu yağlı,etli, yağ tortusuna “Gakırdak” denirdi.Eskiden imkanların maddi zayıflığından dolayı çorbalara yağ katılmazdı. Çorba pişince üzerine biraz kakırdak doğranırdı bıçakla. Doğranan kakırdak karıştırılınca çorbaya hem yağ hem de kıyıma katılmış olurdu.
      ÖKÜZ ARABASININ KISIMLAR
BOYUNDURUK: Öküzlerin arabayı, sabanı ve düveni çekmesi için öküzlerin bağlandığı ve çekim gücünü uyguladığı kısım.
KOŞUM: Arabayı çekmek için boyunduruk ve arabanın ön dingili arasındaki uzun ağaç. Boyunduruğun bağlandığı kısım ağzı açık şekildeydi. Boyunduruk buraya bir demir ile tutturulurdu. Arka tarafı ikiye yarılmış şekilde olur ve arabayı kullanan kişi oraya otururdu. Bazen de oturma yerinde bir sandık olur ve oraya araba tamirinde lazım olacak aletler konurdu.
ÇÖPEVİ: Arabaya ot ve sap yüklemek için ilave edilen kısımları.
KALLANGUÇ: Özeğin ortası ile arka dingil arasında kalan çatal ağaç.
ÖZEK: Ön tekerleri arka tekerlere bağlayan ağaç.
YASTIK:Ön ve arka dingiller üzerinde üzerine kazıklar bağlanan ağaç kısım.
DİNGİL: Tekerlerin arasında meşeden yapılma sağlam kısım. Yükün ağırlığını dingiller çektiğinden dingiller çok sağlam olurdu.
ÇİVİ: Yastıkları dingile bağlayan salam ağaç çiviler.
KAZIK: Arabanın yastıklarına dikine geçirilen sağlam kazıklar. Bu kazıklara çöp evinin ön, arka ve yan aparatları bağlanırdı. Arabanın iki önde, iki arkada olmak üzere dört kazığı olurdu.
BASKI: Arabaya yüklenen ot ve ekin saplarının dökülmemesi için bir ucu selendireğe geçirilip diğer ucu arkadan özeğe bağlanan uzun ağaç.
SELENDİREK: Arabanın önüne dikilen merdiven şeklindeki direk.Baskının bir ucu selendireğe geçirilir diğer ucu ise urgan ile özeğe bağlanırdı.
TOP: Tekerlerin ortasındaki epsitlerin bağlandığı, içinden dingil geçen kısım.
PARMAK: Teker çemberini topa bağlayan kısımlar.
EPSİT: Birleşenleriyle teker yuvarlağını meydana getiren parçalar. Teker çemberinin altında kalan kısım.
DİNGİLBAŞ ÇİVİSİ: Tekerin dingilden çıkmaması çin kullanılan demir çivi.
YAPRAK: Dingilin tekere basan kısmının aşınmaması için dingile geçirilen saç kısım. Yaprak dingilin ucuna çakılır.
KÜPRE TAHTASI: Temeklerin önündeki gübrelikte biriken gübreleri tarlalara atmak için öküz arabasına takılan tahtalar. Bu tahtalar kazıklara takılırdı. Ön ve arkası kapatılıp içi küpre ile doldurulur ve tarlalara dökülürdü.
 
KATRAN TENEKESİ:Öküz ve at arabalarının dingilleri ve teker topları ağaçtandı.Şimdiki gibi bilyeli tekerler yoktu.İki ağaç birbirine sürterdi. Arabalara yük binince sürtünme daha fazla olurdu.Bu sürtünme ve aşınmayı önlemek için tekerlere katran sürülürdü. Her arabada bir katran tenekesi olurdu. Belli aralıklarla tekerler katranlanır aşınma ve ısınması önlenmeye çalışılırdı.

 
  Bugün 8 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı! Tüm Hakları saklıdır  
 
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR....MUTLULUKLAR DA PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol