ANKARA-ÇAMLIDERE-İNCEÖZ KÖYÜ
   
  Ankara-Çamlıdere-İnceöz Köyü-Koca Harman
  84-Yöremizin Tarihi
 
Türkmen boylarının Ankara ve çevresine iskan edilmesiyle başlayan Müslüman Türk hakimiyeti sonucunda yeni köyler, mezralar ve "divan"lar kurularak bölge şenlendirilir. İlçe hudutları dahilindeki Peçenek Beldesi'nde Selçuklu eseri bir cami, halen ibadete açıktır. Osmanlı Devleti'nin ilk dönemlerinde bu bölge "Turasan Bey" ve "Paşacık" yurdu olarak zikredilir. 1463 yılında, günümüzde ilçeye bağlı köylerin bir kısmı "Şorba"ya, bir kısmı "Mudrıb"a, bir kısmı da "Yabanabad"a bağlıdır. Özellikle Turasan Bey'in, Kazan ilçesi Tekke Köyü'nde yaptırdığı cami, zaviye ve türbe için ilçeye bağlı köyleri vakfettiğini belgelerden öğreniyoruz.



 


Günümüzde Çamlıdere ilçe merkezinin bulunduğu yer, 1400'lü yıllarda tamamen boş ve tenha bir yerdir. Çankırı dolaylarından Hz. Ömer (r.a) evladından olan Şeyh Ali Semerkandi buraya gelir ve bir "zaviye" yaptırır. Kurduğu zaviyede irşad faaliyetlerini sürdürür. Zaviyenin giderlerini karşılamak içinde kendi mülkü olan yarım çiftlikyeri ve bir su değirmenini bağışlar. Vefatından sonra da kurduğu bu zaviye vakfının yönetiminin, evlatları tarafından yürütülmesini ister. Şeyh Ali Zaviyesi'nin yakınlarına daha sonra civardan gelenler yerleşir, burası şenlenir, köy olur ve "Şeyh Ali Köyü" olarak anılır. Şeyhin vefat tarihi kesin olarak belli değildir. İlk belgenin tarihi 1463 yılı olduğuna göre bu tarihten önce vefat ettiği kabul edilir. Mezarı ise günümüzde Çamlıdere ilçe merkezi kabristanında bulunan türbe içindedir. 1520'li yıllarda Şeyh Ali Köyü "Kuzviran" olarak anılmaya başlar. Şeyhin evlatları tarafından zaviyenin yanına bir cami yaptırılır. Aile fertlerinin nüfusu çoğalır.

Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri'ndeki kayıtlara göre, Mudrıb'a bağlı Kuzviran Köyü'ndeki mezra yarım çiftlik yerdir ve üç değirmen vardır. Burası "Şeyh Ali Zaviyesi"ne vakıf ve padişah hükmü gereğince evlatlarının tasarrufundadır. 1569 yılında Sultan II. Selim'in beratı hükmü gereğince zaviyenin mutasarrıflığına Mehmed Seydi, Abdurrahman, Abdülgaffar, Şeyh Kasım ve Şeyh Mustafa atanır. Şeyh Ali Semerkandi Zaviyesi'nde görev alanların  isimleri ve görevleri yazılır. Bunlar onyedi kişidir. Bu kişiler Hazret-i Ömer (r.a.) evlâdından Şeyh Ali Semerkandî evlâdı olduğu için "avâ- rız-ı dîvâniye" ve "tekâlif-i örfiye" ve "rüsûm-ı ra'iyyet" ve "âdet-i ağnam" vergisi vermekten muaf tutulurlar.

 


A. Nezihi Turan, bu bölgeyi "Şeyh Ali Semerkan- di Diyarı" olarak tanımlar ve Şeyhin faaliyete başladığı yerin, "Mudrıb" denilen, Pazar Çayı boyunca Ayaş'a kadar uzanan bölgenin içinde kaldığını, Mudrıb'ın 1463 tarihli ilk tahrir de dahil olmak üzere uzun zaman, Yabanâbâd (Yabanovası)'dan ayrı bir coğrafi-idarî birlik olarak mütalaa edildiğini ileri sürer. Padişah II. Sel im tarafından Şeyh Ali evi atlarının "sığırcık suyu" tasarruflarının devam eti iğini, kendilerine tanınan ayrıcalıkların aynen geçerli olduğunu belirtir bir berat verilir. 1719 yılından itibaren vergi memurları, Şeyh Ali evlatlarını taciz etmeye başlar. Bunun üzerine 1777 tarihinde Yabanâbâd Kadısı'na, ayrıntılı bir hüküm gönderilir ve Şeyhin evladının haklarının korunması emredilir.


Kuzviran Köyü zamanla "Şeyhler" adıyla anılmaya başlar ve nüfusu artar. 1839 sonrası köyün 166 hanesinin Şeyh Ali evladından geri kalan 23 hanenin de muhacir olduğu belgelerde zikredilir. Şeyhin kerametlerinden en fazla öne çıkanı çekirge istilasına karşı kullanılan "Sığırcık Suyu"dur. O tarihlerde Osmanlı payitahtı olan Bursa'da (1402'den önce) görülen çekirge âfeti üzerine alınan tedbirler çare olmayınca ulemâya ve evliyaya haber salınmış, bu haber Çamlıdere'de yaşayan Ali Semerkandî'ye de ulaşmış, o da dağda asâsıyla çıkardığı sudan Bursa'ya bir miktar göndermiş. Gönderilen su haşeratın bulunduğu bölgeye dökülünce çekirgelerin kaybolduğu görülmüş. Suyun halen Çamlıdere'nin kuzeyinde Gerede'nin doğusunda, Eskipazar'ın güneyinde "Sığırcıksuyu" denilen yer olduğuna inanılıyor ve şeyhin zaviyesi ve evladı için tanınan muafiyetlerin hikmeti bilhassa buna ve diğer kerametlerine bağlanıyor. "Sığırcık suyu" zamanla Osmanlı Devleti tarafından tescil edilmiş ve bununla ilgili olarak Sultan Abdülmecid'in 15.09.1839  tarihli bir fermanında, "Yabanâbâd Kazâsı'na (Kızılcahamam) tâbi Şeyhler Köyü'nde yer alan Sığırcıksuyu'na mutasarrıf Şeyh Ali Semerkandi Hazretleri'nin torunlarından Şeyh Ali ve evl atlarının berâtının yenilendiğine ve bütün vergilerden muaf olduklarına dâir" hüküm vardır. Bu ferman Başbakanlık Osmanlı Arşivleri'nde Müzehheb Fermanlar içerisinde 812 no ile kayıtlıdır.
Avdan Köyü ve civarı Osmanlı döneminde "Avlak" (av yapılan bölge) olarak kullanılır. 1800'lü yıllardan sonra, bölge köylerinin hafta pazarı Çarşamba günleri Yahşihan Köyü'nde kurulmaya başlar. 1907 yıllarında ise Peçenek Köyü yakınlarında "Güleş" pazarı kurulur.
Bardakçılar Köyü'nde "Halil Dede" türbesi, Osmansin Köyü'nde "Osman Sini" türbesi, Gümele Köyü'nde "İncik Sultan" ve "Fakran Ana" türbeleri vardır.


Çukurören Köyü'nde 1804 tarihli ve ahşap işçiliği özgün, korumaya muhtaç bir cami ve 1905 tarihli çeşme; Elmalı-Kargalar mahallesinde bulunan eski cami ve 1904 talihli "Hacı Yusuf" çeşmesi; İnceöz Köyü'nde 1769 tarihli ve "İnceöz karyeli el-hac Osman"ın yaptırdığı tarihi çeşme; Müsellim Köyü'nde 1907 yılında "Emir oğlu Hacı İbrahim Efendi"nin yaptırdığı, talik hat kitabeli "köy konağı" vardır.
(Ankara Rehberinden Alıntıdır)







 





ANADOLU'YA İSMİNİ VERDİĞİ SÖYLENEN EVLİYAULLAHTAN KIRMIZI EBE TÜRBESİ


AYRAN TAŞI KORUMA İÇİNDE VE EFSANEYİ ANLATAN YAZI


  KIRMIZI EBENİN OĞLU ORUÇ GAZİ TÜRBESİ


 Bardakçılar köyünde Şeyh Ali Semerkandi Evladı Halil Dede

Şeyh Ali Semerkandi Hz. evladından 

Şeyh Abdurrahman

 Şeyh Ali Semerkandi hazretlerinin evladından bazıları Kuzviran/Seydiler/Şeyhler (Çamlıdere) köyü'nden ayrılarak başka köylere hicret ederek buralarda kurdukları zaviyelerde irşat faaliyetlerini sürdürmüştür.

Günümüzde Kızılcahamam ilçesi Otacı Köyü Şıhlar Mahallesinde  türbesi bulunan Şeyh Abdurrahman Hazretleri de Şeyh Ali Semerkandi evladındandır.

1571 yılında Ankara Sancakbeyi Mehmed ve Ayaş kadısı  İstanbul'a gönderdikleri mektupta;Yabanabad nahiyesinin Seydiler (Şeyhler) köyünde mezarı olan Hazreti Ömer (r.a)'in  soyundan gelen  Seydi Ali (Şeyh Ali Semerkandi) hazretleri evladından  Şeyh Seydi Muhammed ve Abdurrahman'a bir miktar vakıf tayin edilmesini isterler.

 İstanbul'dan gönderilen fermanla Çubuk nahiyesinde bulunan  ve Ahi Durak Zaviyesi'nin vakfı olan Kara Fatma Mezrası'nın gelirleri Şeyh Ali Semerkandi hazretleri evladından olan  Şeyh Seydi, Muhammed (Mehmed) ile Abdurrahman'a ve bunların soyundan gelenlere verilir.

Ayrıca Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde de "Şeyh Abdurrahman Zaviyesi Vakfı" kaydı bulunmaktadır.

 



 

AHMET HULİSİ EFENDİ
(D. 1271/1854-Ö. 1321/1894'den sonra)
 Ahmet Hulusi 1271/1854 yılında Çamlıdere ilçesinde dünyaya geldi.
Şeyh Ali Semerkandi'nin soyundan gelen Hacı Ali Efendi'nin oğludur.
İlk tahsilini Çamlıdere İslam-Sıbyan Mektebinde yaptı.
Din ve usul ilimlerini de Çamlıdere'de öğrendikten soma, İstanbul'a gelerek Eğinli Hafız İbrahim Şevki Efendi'nin derslerine devam edip 1302/1884'de icazet aldı.
Daha soma Mekteb­i Nüvvab'a girip, dört sene burada okuduktan soma Şahadetname alarak 1297/1879'da kaza kadılığı görevine başladı.
1296/1878 Aydonat kazası, R.1299/1883'de Bozcaada kadılığı, l302/1884'de 700 kuruş maaşla Eğri, Edirne Keşan ve 1887' de İnebahtı kadılığı görevlerinde bulunduktan soma, dördüncü rütbeden Mecidi nişam ile tahif olundu.
1307/1891 'de 1250 kuruş maaşla, Cezair Bahr-ı Sefid İstanköy kazası kadılığında bulundu.
1311/1893'de Edirne Müdenisliği Ruus-i Hümayununa tayin oldu. Ahmet Hulusi'nin bir çok yerlerde kadılık ve müderrislik görevlerinde bulunduktan soma, 1312/1894' den sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Ahmet Hulusi Efendi. Şeyh Ali Semerkandi'nin soyundan gelen, aynı zamanda iyi yetişmiş bir alim olarak, halkın sevgi ve itimadını kazanmış bir zat olduğu, Başbakanlık Arşivi Sicilli Ahval Dosyasındaki kayıtlardan öğrenilmektedir.
Ebu Bekir Sıdkı Efendi
(D.1260 / 1844 - Ö.1311/1893)
  
Ebu Bekir Sıdkı 1260/1844 yılında Çamlıdere'de doğdu.
Şeyh Ali Semerkandi'nin soyundan gelen Hacı Ali Efendi'nin oğludur.
Çamlıdere İslam Sıbyan mektebinde ilk dini tahsilini tamamladı. Diğer dini ilimleri de Çamlıdere'de öğrendikten sonra, İstanbul'a gelerek Fatih Camii'nde din ve usul ilimlerini okuyarak bu medreseden 1878'de icazet aldı.
Feraiz ilminden de icazet aldıktan sonra, 34 yaşında 1877'de Çamlıdere köyü Dershanesinde Molla vazifesi ile ders okutmaya başladı.
1295/1878'de yüksek maaşla Yabanabad (Kızılcahamam) Müftülüğüne tayin oldu.
Daha sonra iptidai hariç ve 130711889 da hareket-i hariç Bursa Medresesi müderrisliğine nail oldu.
Memleketi olan Kızılcahamam - Çamlıdere (Yabanabad) bölgesinde bir çok ilim adamı yetiştirdiği anlaşılan Ebu Bekir Sıdkı Efendi, güzel ahlaklı, doğru ve takva sahibi bir alim olarak tanınmakta olduğunu, Başbakanlık Arşivindeki Sicil kayıtlarından öğrenmekteyiz.
Ebu Bekir Efendi'nin 1329/1911' den sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır.
ŞEYH ALİ SEMERKANDÎ HZ. (K.S) ATFEDİLEN «SACAYAĞI»

 

  

Evliyaullah'tan Şeyh Ali Semerkandî Hazretlerine ait ve O'nun ke­ramet eserinden ve alâmetlerinden    olan "Sacayağı"

 

    "Sacayağı" Ateş üzerine tencere, kazan ve benzeri gibi kap oturtmaya yarıyan üçgen şeklinde üç ayaklı (demir, çelik ve emsali maddeden yapılmış) des­tek görevini yapan eşyaya  denir.

 

 Evliyaullah'tan Şeyh Ali Semerkandî Hazretlerine ait olan ve O'nun ke­ramet eserinden ve alâmetlerinden bulunan bir sacayağı da Çamlıdere'de «Şeyh Ali Semerkandî Külliyatında» mevcut ve mahfuz idi. Ancak  şu an kayıp olup   nerde ve kimde olduğu bilinmemektedir.

 Bu sacayağı özellikle manevî açıdan diğer sacayaklarına benzememek­te, Şeyh Ali Semerkandî Hazretleri'nin hatırası olarak asırlardır korunup elde tutulmakta, halk tarafından ziyaret edilmekte, bu konuda dikkati çe­ken rivayetler belgelenmekte ve sacayağının manevî bir müessirat içinde bulunduğu gün ışığı gibi ortada gözükmektedir.

 Sacayağı Şeyh Ali Semerkandî'nin malzemelerinden ve eşyalarından biridir, onun keramet alâmetidir.

 Çatak'tan attığında Çamlıdere'ye düşmüş, bir ayağı kırılmış ve bundan böyle Şeyh Ali Semerkandî'nin Çamlıdere'de kalmasına vesile olmuştur.

 

 Kırık ayak Sacayağının bir parçası olarak ya­nında bulunmaktadır.

 

 Vaktinde ilgililer Sacayağını kontrol ve tetkik etmişler, fakat muayene esnasında kesin bir teşhis koyamamışlardır. (Şeyh Semerkandi.com )dan alıntıdır. 

 



 
  Bugün 4 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı! Tüm Hakları saklıdır  
 
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR....MUTLULUKLAR DA PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol