ANKARA-ÇAMLIDERE-İNCEÖZ KÖYÜ
   
  Ankara-Çamlıdere-İnceöz Köyü-Koca Harman
  11-Sizlerden Bilgi ve Fikirler
 
İNCEÖZLÜ BEKİR USTANIN GELİNİ SEYİTHANIM TEYZE İLE SOHBET(Fatma Çevik Çekimi)


















Aliağaların Evi. Bu evde kimler doğdu? Kimler yaşadı?  Geçmişimizi unutmayalım.

Cumhuriyet'in ilk yılları ve daha önceleri bizim köy ve diğer bazı köylüler tütün kaçakçılığı ile uğraşırlardı..Ekonominin bozuk olması halkı böyle bir yola itmiştir.Köyümüzün tarihi İPEKYOLU üzerinde olması da buna katkı sağlamıştır.
 
Yaylaya giderken şimdiki Öküz dinlenmecine varmadanki dereye HARAMİ DERE denirmiş. Tarihi yolların geçidi olan bu derede bir ara hırsızlar, Osmanlı Padişahlarından birisinin kervanını soymuşlar. Böylece bu dereye HARAMİ DERE demişler.

 Bazı bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre ilçemiz Çamlıdere , yurdumuzun oksijeni en bol bölgelerinden belki de birinci sırada gelir.
BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Köyümüzde Hacı Mehmet'in İsmail'in bir erkek kardeşi vardı. Adına "Koyun Osman" derlerdi. Bu koyun Osman, kayıp oldu. Bütün aramalara rağmen ölüsü veya dirisi bulunamadı. (Yaklaşık 1950- 1960 lı yıllar)



 Köyümüzde 1960 lı yılların başında bir kalkınma koperatifi kurulmak istenmiş. Derneğin kuruculuğunu köyümüzün değerli ilim adamı Osman KAYA, Hüseyin ÇAKIR,Ahmet ÜNAL;Hüseyin KOÇAK, Mustafa YAVUZ gibi kişiler öncülük etmişler. Kazan veya Yenimahalle 'den arsa alalım. Buralar zamanla değerlenecek demişler. Fakat köyden bazı dar görüşlü kişilerin uğraşması sonucu kooperatif iptal edilmiş.
 Kaya dediğimiz meşe ormanlığı  yıllar önce dirayetli muhtarın biri trafından, üzüm bağı yapılması şartıyla köylüye paylaştırılmış.Bu muhtar, "Çavuşların, Aldedelerin, Hatıpların, Karamustafaların,bağları var. Herkesin bağı olsun demiş."" Bu taksimatı yapmış. Bütün köylüye bağ yeri vermiş. Fakat davarı çok olan köylülerimiz buna şiddele karşı çıkmışlar. ""Buralar bağ olunca bizim davarlarımız nerede otlayacak?  demişler."" Böylece bir başka hayırlı teşebbüs engellenmiş olmuş.

 Köyümüz göl yerinde önceleri bir su birikintisi olurdu. Köy ileri gelenleri en susuz mevsimde hayvanların su bulabilmesi amacıyla kazma ve kürekle "imece usulü ile" şimdiki göl yaptırılmıştır.

 Kayada bağların üstünde iki tane mağara mevcuttur. Herkes tarafından pek bilinmeyen bu mağaraların etrafının karı çabuk erir. Burada körsu tabir edilen kuvvetli bir su akıntısı olabileceği tahmin ediliyor.

 Kavaklar kuyularının sularının MIRIK kokar. Bunun sebebi nedir?  Köyümüzde yetişen aydın ve yetkili kişilerden araştırma yapmaları bekleniyor. Acaba Kızılcaamam ve  Seyhamamı gibi buralarda da sıcaksu geçidi mi var?

  Köyümüz halkından KÜRDOĞULLARI lakaplı TEKİN ve YEŞİLYURT ların eskiden tütün ve kereste ticareti yaptıklarından çok zengin olduklarını biliyor musunuz??

  Aydın'ların amcaları olan ve yıllar önce vefat eden TOPAL AHMET' in önceden topal olmadığını, Ahmet Ünal ile yaylada koşup oynadığını ve ağaçlara çıktığını ve sonradan rahatsızlandığını ve bu kişinin çok dindar ve sevilen biri olduğunu biliyor muydunuz??


( Bu bilgier Sayın Ahmet Ünal 'dan alınmıştır.)



 Köyümüzün Güzide doktorlarından birisi ve yiğeni..


Amasra hatırası


İnceözlüler Yüksel Dündar'ın işyerinde


Dedeler'in Fatma  ve Hatıp Gelini misafirleri








Çirkin Sesli Müezzin
 
Çok kötü sesli bir müezzin vardı. Halkının çoğu müslüman olmayan bir ülkede ezan okumaya başladı.
 
Orada bulunan müslümanlar,”Bu çirkin sesinle ezan okuma. İnsanlar arasında kargaşaya sebep olursun. İslâm dinine de zarar verirsin” dediler.
 
Müezzin aldırış etmedi, çirkin sesiyle ezan okumaya devam etti.
 
Bir gün elinde bir kat elbise, mum ve helva gibi hediyelerle birlikte kâfirin biri çıkageldi.
 
”Nerede o ezan okuyan ve sesiyle bana huzur veren müezzin? Hediyelerimi takdim edeyim” dedi. Müslümanlar şaşırdı:
 
”Kendine gel. O çirkin ses insana nasıl huzur verir?” dediler. Bunun üzerine kâfir anlatmaya başladı:
 
Benim çok güzel ve akıllı bir kızım var. Müslüman olmayı kafasına koymuştu. Ne kadar öğüt verdiysem kararından vazgeçiremedim. Geçenlerde bu müezzinin ezan okumasını işitince çevresindekilere sormuş:
 
”Bu ne kadar kötü bir ses. Bu nedir?”
 
Kız kardeşi,
 
”Bu ses ezan sesidir. Müslümanlar bu sesle ibadet için toplanırlar” demiş. Kızım kardeşine inanmamış. Birkaç kişiye daha sormuş. Herkes aynı şekilde söyleyince içindeki iman sarsıldı. Müslümanlık’tan soğudu. Ben de, kızımın müslüman olma endişesinden kurtuldum. Beni huzura kavuşturan müezzine, bu hediyeleri getirdim.
 
***
 
Gerçekten de ezanı sesiyle güzelleştiren müezzin, dinleyenleri başka bir âleme götürür. Bizi bizden alır. Gündelik hayatın kargaşasından uzaklaştırır. Ruhumuza mânevî âlemin ateşini düşürür.
 
Sonradan müslüman olan birçok insan, ezan sesinden etkilenerek müslüman olduklarını ifade etmişlerdir. Bu husus bile, ezanın güzel sesle okunmasının önemini ortaya koyar.
 
Kaynak : Mesnevide geçen hikayeler










 
  Bugün 17 ziyaretçi (52 klik) kişi burdaydı! Tüm Hakları saklıdır  
 
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR....MUTLULUKLAR DA PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol