ANKARA-ÇAMLIDERE-İNCEÖZ KÖYÜ
   
  Ankara-Çamlıdere-İnceöz Köyü-Koca Harman
  87-DEDEHÜSLER
 
Köyümüzün taş kapı civarında yerleşen bu kabileye "kelısmayıllar" denir. Eski dedeleri çok iri yapılı kimseler olduğu için "kocaısmayıllar" da denmiştir. "Gürbüz "soyadlı bu kabile Albayrak , Güneş, Esen,Dursun soyadlı kabilelerle emmizadedirler. Kel İsmail çok uzun boylu ve iri yapılı bir kişiymiş.



Dedehüslerden Hüseyin Dayının oğlu Salim Gürbüz'ün oğlu Ali Gürbüz




                                  BİR YAYLA KAZASI
   1964 lü senele olsa gerekti. Yaylaya göçmüştük. O zamanlar “güllüler” de  yaylaya göçerdi Güzel bir gündü. Vakit öğleden sonra olsa gerekti. Hava güneşli, her taraf yemyeşildi. Mahallenin hanımları “Hatıplar” ın merdiveninde oturmuş işleme işliyorlardı. Güllülerin gelini Güssü, Hatıp Hüseyininin hanımı Kezban, Hatıp Eminesi, Havzenin Döndü, Hatıpların Norinin Hanımı Ayşe, Mustafanın Hanımı Urguya , Hatıp Osmanının Köken, edenin Üseyinin Kamile gibi pek çok hanım vardı. Bir yandan işleme işlerler, çorap örerler bir yandan da pek tatlı sohbet ederlerdi.
   Mahallenin bebeleri de oynuyorlardı. Güllünün Kemal, Aziz, Halil İbrahim, Erdoğan,Bekir ve bir çok çocuk oyuyordu. Topal Güssü’ nün Emine ve bir kaç çocuk daha vardı. Çocuklar, Güllülerin evin önünde çocuklar bir ateş yakmıştı. Ateşin üzerinden atlama gibi oyunlar oynuyorlardı. Bazı çocuklar da aa sıra annelerinin yanına geliyor ve “ anne  ekmek yağlayıver “ diyorlardı. Yaylada ve köyde acıkan çocukları ayaküstü doyurmanın en kolay yolu ekmek yağlamaktı. Ekmeğe yağ, ağda, torba yoğurdu da sürülürdü. Çocuklar bu ekmeği  yiyince karnı doyar ve mızırtıyı keserdi.
   Bu güzel gün güllülerin Kemal’i bağırması ile karardı. “Anne yetişin Emine yanıyooor” sözü herkesi dondurdu. Kadınlar telaş ile güllülerin evin yanına koştu. Evin önünde yakılan ateşten Topal Güssü’nün Emine’nin elbiseleri tutuşmuştu. Kızcağız bağırarak yanıyordu. Kızı hemen kucakladılar. Söndürdüler. Fakat yanık çoktu. Yoldan geçen jeepler beklendi. Peçenekli Zımbırın Kemal mi yoksa başkası mı, bir araba denk geldi.  Hemen Kızılcahamam’a götürdüler. Çok geçmeden de kara haber geldi. Oyun arkadaşımız Emine artık yoktu. Daha çocukken dünyasını tamamlamıştı. Sabi iken üstelik te yanarak vefat etmişti. Müslüman’ın yanarak ölmesi “şehitlik” mertebesine ulaşmasına sebepti. Allah gani gani rahmet etsin. Ahret’te anne baba ve akrabalarına şefaatçı eylesin.




Dedehüs abıca çerçiciliği at ve eşek ile yapardı.Allahü teala çocuklarına, torunlarına güzelarabalar lutfetmiş.


  Salim Gürbüz..7-8 yaşındaydı son gördüğümüz..Şimdi orta yaşlı.


Ali Gürbüz


Ali Gürbüz


  Ali Gürbüz 
**Köyümüzde yaşamış, halen Hurşutlar diye geçen, rahmetli Deli Arif'in dedelerinden HURŞİT dedenin çok gözüpek olduğu. Birkaç arkadaşı ile, kışın kış uykusuna yatan ayıları avladığını.Arkadaşlarının ayı ininin ağzında beklerken, Hurşit Dede 'nin eline keçe dolayıp, bir davar kırklığı ile ayı inine dalıp, " Kocaoğlan çık,  eyyy kocaoğlan " diye ayıyı rahatsız ettiğini. Ağzını açıp kendine saldıran ayının ağzınakırklığı sokarak ağzını kapatamayacak şekilde dışarı çekip çıkardığını. Arkadaşlarının da ayıya balta vurarak öldürdüğünü  b i l i y o r    m u y d u n u z???

 
Hacıkemal Dayı rahmetlinin annesi Köken Ebe 'dir.Köken Ebe 'nin çok cesur olduğunu, çok güzel silah kullandığını, zamanın efe ve eşiyalarının Köken Ebe'den korktuğunu  b i l i y o r    m u y d u n u z

 
Ömer Derebaşı Hoca 'nın Babasına "Çavuşoğlu" derlerdi.Bu kişi "pırtı ticareti "ile uğraşırdı.Uzun zaman kullandığı bir katırı vardı. Doğanlar Köyünden satıştan gelirken "Mankaya" mevkisine dar ve uçurum bir yoldan katırının ürkmesi neticesinde uçuruma yuvarlandığını, uzun müddet yara ve berelerini çektiğini, katırın neden ürktüğünü anlayamdığını sık sık anlattığını b i l i y o r   m u y d u n u z???

Zekata malik olupta   zekatını vermeyen kişi, malındaki fakir hakkını gaspetmiş olduğundan HIRSIZ SAYILDIĞINI zekatı vermemenin bundan dolayı çok günah olduğunu biliyor muydunuz???
 
İnceöz'den birçok ailenin şimdiki "Mandıra Yeri" denen yerde yayla evi vardı.Hacıgiller,Ahmetler, Aliağalar, Kelısmayıllar ın mandıra yerinde evi vardı. Orası yaylaya daha elverişli ve güzeldi. İnceöz'lü orayı tarla olarak eker biçerdi. Oradaki HAMBARKUYU 'nun suyu çok güzeldi. Burası davarcılık ve hayvancılığa daha elverişli idi. Mandıra yerinin aslının İnceöz'e ait olduğunu b i l i y o r    m u y d u n u z ??


Köken Ebe Yaylada bir çok seneler davar kışlattı. Efeler ve eşkiyalar ebeden korkardı.Köken Ebe bazı seneler de kışa kdar GÖK MEVLÜDÜN MANDIRA da kalırdı.Köken Ebe 'nin kim olduğunu b i l i y o r   m u s u n u z

Köyümüzde Hakkı Dede, Güllü Dede, Aldede(Ali Dede) ve Hölden Dede'nin (Hüseyin Dede) Kurtuluş Savaşı Gazisi olduğunu b i l i y o r   m u y d u n u z


Köyümüzde yetişen Osmanlı Ulemalarından Hacı Sayit in müderris olduğunu. İstanbul'da yaşadığını, orada vefat ettiğini.Koca Hatıp (Koçak ların büyük dedesi) ulemadan ve ehli tertip olduğunu. Doğanay'ların büyük dedesi OSMAN HOCA 'nın Osmalı ulemasından olduğunu.Osman Hoca'nın uzun beyaz sakallı ve daha çok oğlu Halil İbahim'e benzediğini. Kahve tiryakisi olduğunu. Kahve ibriğinin devamlı ocakta sürülü olduğunu. Pipo ile tütün içtiğini." Zaman gelir bu Bayındır kayasını gererler. Buralar su altında kalır. Zaman gelecek dünyanın öbür ucundaki yumurta görülecek. Amerik'da anıran eşek görülecek ve sesi duyulacak." sözlerinin Osman Hoca'ya ait olduğunu b i l i y o r  m u y d u n u z ??


Köyümüz halkından Mıstığın Ahmet lakaplı Ahmet Kaya'nın çalışmak için Lübnan'a gittiğini. İsrail'in lübnan'ı işgali sırasında muhtemelen İsrail askerlerince ödürüldüğünü, ölüsünden ve dirisinden halen, 1970 li yıllardan beri haber alınamadığını b i l i y o r   m u y d u n u z??


Köyümüzün en ünlü nalbantının rahmetli mıstık DEDE olduğunu. Bekir Usta ve Hatıp Osmanı 'nın da nalbantlık yaptığını bili y o r m u y d u n u z?

 
Askerde revirde çalışırken enjeksiyon yapmayı öğrenen Yeşillerin Hüseyin'in köyümüzün tek iğnecisi olduğunu, daha sonra Hatıp Hüseyini 'nin de iğne yapmayı  öğrendiğini b i l i y o r m u y d u n u z ?

      
KÖYÜMÜZDE HAFTANIN GÜNLERİNE VERİLEN İSİMLER

1-GÜREŞ(Pazar)
2-GÜREŞERTESİ (Pazartesi)
3-Bökelerbazarı(Salı)
4-Çarşamba
5-Yabanovabazarı(Peşembe)
6-Şıhlarbazarı (Cuma)
7-Cumaertesi

  
Çetenin Yusuf'un iki kızı yaylada vefat etti.Topal Güssü'nün Emine ismindeki kızı da yaylada ağır derece yanıktan vefat etti. 1960 lı yıllarda bir gündüz vakti, çocukların oyun için yaktığı ateşten fistanı tutuşan Emie kurtarılamadı.Cip ile Kızılcahamam'a götürüldü ama kurtarılamayarak vefat etti. 

   
Eselerin Durmuş ile Eselerin Osman kardeştir. Eselerin Durmuş'un evi Kadakçıların evin yanındaydı. Eselerin Osman'ın Münife, Emine ve Dudu diye kızları vardı. Münife, Hacıkadın'n Musa da evli, Dudu da Çavuşların Durmuş ta evli.

  
Necati Yılmaz'ın ilk hnımının adı Durkız idi. Dedelerin kızıydı.Durkız Nene doğumdan vefat etti.

  
Şah Dayı'nın ilk Hanımının adı Kamile idi. Hamdi Ebenin Arif'in kızıydı.Yıldırım düşmesi sonucu 1966 lı yıllarda vefat etti.Yayladan inildiğinde evlerin etrafının otunu biçerken Güleyiin Dorukta yıldırım düştü ve kutarılamadı.
   
 
Hacı Mehmet'in İsmail'in Osman diye bir kardeşi vardı. KOYUN OSMAN derlerdi.Bu Osman kayıp oldu. Bulunamadı..

 
Omar Irzası'nın hanımına DADAYLI EBE derlerdi. Köyümüzde ebelik ve sıhyelik yapardı.Başı ağrıyanların başından kan alırdı.

               
    DEDE DAYININ ÖLÜMÜ
 Hüseyin Albayrak rahmetlinin babasına DEDEDAYI (Aziz Dede) derlerdi.Rahmetli Aziz bey dedesinin adıdır. Dededayı rahmetli, aynı Hüseyin Enişte gibi derisi dışında, lafı ağzında birisiymiş. İçi dışı bir, içten pazarlıklı değil, komşu derdi çeker birisiymiş. Yalnız çok sövermiş. Eskiden övme pek ayıp sayılmazdı. Söven pek gaale alınmaz güler geçilirdi. Dede dayı rahmetlini de halk arasında çok söven birisi olarak tanınırmış.
  Her fani gibi Dededayı rahmetli de hastalanmış. Ölüm döşeğinde yatarken başında bir Kur'an okuyan olsun istemiş. Oğlu Hüseyin'e ;
-Oğlum, Osman Hoc'ya git. Babam çok hasta. Ölüm döşeğinde. Başımda Kur'an-ı Karim okuyuversin, diyor de, demiş. Hüseyin enişte koşarak gitmiş. Durumu Osman Hoca'ya anlatmış. Osman Hoca;
-Baban herkese söver dudurdu. Hem o daha ölmez. gibi laflar etmiş.Hüseyin enişte gelip duyduklarını babasına söylemiş. Rahmetli Dededayı;
-Oğlum , benim sövdüklerim hep dilimde.Yani kızarak, içten gelerek, birisini üzmek için sövmem. Dil alışkanlığı. Çok şükür cennete gideceğim. Allahım bana makamımı gösterdi.( Ölmeden önce herkese ahiretteki makanmı gösterilir.HŞ) Bana şu anda huriler hizmet ediyor. Eşhedü en la ilahe illallah, ve eşhedü ene muhammeden abduhu verasülühü. diye diye vefat etmiş.

         
  DEDENİN HÜSEYİN HAKKINDA
Peygamberi Zişan EfendimizEshaplarından bazıları ile otururken;
-Şimdi yanınıza cennetlik bir kardeşiniz gelecek,buyurmuşlar. Biraz sonra, yeni abdest almış, sakalından su damlayan bir eshap çıkagelmiş. Herkes bu kutlu müjdeye mazhar olan kişiye gıpta ile bakmış. Orada bulunanlardan Hz Ömer RA bu kişinin nasıl bir amel ve nafile ibadet işlediğini merak etmiş. Akşam olunca o eshaba misafir olup ibadetini öğrenmek istemiş. Akşam kapısını çalmış.
-Eşimle münakaşa ettim. Sizde misafir kalabilir miyim demiş. O mübarek eshap ta Hz Ömer'i buyur etmiş. Yatmışlar. Sabaha kadar Hz Ömer uyumamış. Fakat ev sahibi de gece kalkıp nafile bir ibadet yapmamış. Yalnız, gece uykuda, kımıldayıp sağına, soluna dönerken hep "kelime-i şahadet getirirmiş. Başka bir ibadet yapmazmış. Hz Ömer o evde üst üste üç gün misafir olmuş.Üçünc günü sabahı ev sahibine,
-Rasulullah Efendimiz sizi cennetle tebşir etti. Biz de merak ettik. Nasıl bir ibadet yapıyorsunuz diye. Fakat siz bu ibadetinizi bize göstermek istemediniz demiş. O mübarek sahabi;
-Ya Ömer ben fazla bir ibadet yapmam.Okuyarak yatarım.Sağıma soluma dönünce de kelime-i şahadet getiririm, demiş.

   Rahmetli Hüseyin enişteme çok misafir olduk. Gece kımıldayınca kelime-i şhadet ve kelime-i tevhit getirirdi. Komşu derdi ile dertlenir, onarın tasalarını çeker dururdu. Ülen şu işi filan bi yapaydı. Bi güzden kalkaydı.... gbi hep komşu derdi çekerdi.Allahım ahirette o eshabı Kirama komşu etsin..

          
            HATIP EBE'NİN ÇOBANLIĞI
 Hatıp Ebe, Köken Ebe'nin kızıdır. Köken Ebe'nin önceki kocasındandır. Köken Ebe Aliağa'a geldiğinde, Hatıp Ebe'de peşinde taygeldi gelmişti. 
 Hatıbebe çocukken Aliağanın koyunlarını güdermiş. Bir kış günüymüş. Gaklıklar kuyuları su ile doluymuş.Birçok kadın çamaşır yıkarmış. Hava hafif yağmurlu bir kış günüymüş.Hatıp Ebe de, çamaşır yıkayanların yanında hem koyunlarına bakar, hem de yamalık yamarmış. Eskiden elbiselerimizde yamalık olurdu. Sökülen, yırtılan, delinen elbiseler yamanırdı.
 Hatıp Ebe bi yandan yamalık yamar, bi yandan da koyunlarını gözetirmiş. Köpeğ benzer bişey gelip koyunun birisini, bğanının altından ısırmış.Çalıyatağa doğru sürümeye başlamış. Hatıp ebe,
-Amanın bah bah, habire bah bah diye bağırmaya başlamış. Bah bah diye köpeğe çağırılırdı. Kurt, koyunu sürüye sürüye çalıyatağına varmış. Orada yorulmuş.Koyunu bırakıp az ileride durmuş. Hatıp Ebe varmış. Yerde yatan koyunu kucaklamış, kaldırmış. Ayağa kalkan koyun kurdun peşine takılmış.(Korkan koyun kurdun peşine takılr, korkan fare de kedinin altına altına girer, kaçamazmış.) Başlamış koşmaya. Hatıp Ebe koyunu yakalamış. Kör olmayası, ben seni kurtarırım, sen kurdun peşine gidersin demiş. Koyunu çeke çeke diğer koyunların içine getirmiş. Akşam eve vardığında hadiseyi öğrenen Aliağa Dede, Hatıp ebeye kızmış. Hatıp ebe o zaman ufak bir kız imiş. Aliağa Dede gözüne denk gelen bir değirmen taşını kaptığı gibi kızına( Hatıp Ebe'ye) fırlatmış. Taş çonuna denkgelmiş. Köken Ebe Rahmetli hemen müdahale etmiş. Koyunu yedirmemiş, kurtarmış, daha ne istersin? diye Aliağa Dede'ye çıkışmış.


 
 
  Bugün 19 ziyaretçi (27 klik) kişi burdaydı! Tüm Hakları saklıdır  
 
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR....MUTLULUKLAR DA PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol