ANKARA-ÇAMLIDERE-İNCEÖZ KÖYÜ
   
  Ankara-Çamlıdere-İnceöz Köyü-Koca Harman
  83-Dini Bilgilerimizi Yaşamalı
 








Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, azîz ve celîl olan rabbi, "kulumun nâfile namazları var mı, bakınız." Der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. 

DİNDEN ÇIKMA TEHLİKESİ
      
Dinden dönme ve islam’dan çıkma hâdise’sine “irtidâd” denir. Dînin gâyesi beştir. Bunlar Dînî muhâfaza, Nefsi muhâfaza, Aklı muhâfaza, Nesli muhâfaza ve Malı muhâfaza olarak sayılmıştır. Mensubu olmakla şeref duyduğumuz İslâm, malı muhâfaza için sirgat’ı (ya’nî hırsızlığı), Nesli muhâfaza için zinâyı, (ya’nî nikahsız cinsi ilişkiyi), Aklı muhâfaza için içki, alkol ve uyuşturucuyu, Nefsi muhâfaza için katl’i, (ya’nî haksız yere adam öldürmeyi), Dîni muhâfaza için de yanlış itikatlara ve batıl inançlara yönelmeyi, İslamı terk etmeyi, imanı kaybetmeyi yani irtidâd’ı, (dinden dönmeyi yasaklamıştır.) İster ana-babadan duymuş, isterse de, önceden kâfir iken sonradan Müslüman olmuş bulunan bir kimse, İslam dinini terk edecek olsa, bu İslam dininden çıkana, “mürted” denir. İrtidâd, (ya’nî dinden çıkma hâdisesi), ferdî olabileceği gibi, cemâatler şeklinde de olabilir. Her ne suretle olursa olsun irtidâd, dînimiz tarafından çok kötülenmiş ve en büyük günahlardan biri olarak kabul edilmiştir. Hattâ mürted’in, (ya’nî dinden çıkanın) cizye vermesini kabul etmemiş, onunla sulh ve anlaşmaya yanaşmamış, kestiğinin yenmeyeceğini, Müslüman kadınla nikahlanamayacağını, ölüm veya tevbeden birine mecbur olduğunu açıklamış, öldüğünde yıkanılmayacağına, kefenlenmeyeceğine, namazının kılınmayacağına, cenâzesinin ne Müslüman mezarlığına, ne de müşrik mezarlığına konmayacağını, bir çukura atılacağını, malına ne Müslümanın, ne de kâfirin vâris olamayacağına hükmetmiştir.
      Müslüman imanının kıymetini bilmeli, hayat boyu korumaya, son nefes dahil ölünceye kadar muhafaza etmeye dikkat etmelidir. Dünyada insan için birinci derecede lüzumlu olan imandır. Her insan bu imanı âhirete götürmekle mükelleftir. Bunun için de, bütün müminlerin aşağıdaki hususlara dikkat etmesi lâzımdır:
1. Gaybe inanmak. Gayb, beş duyu ile anlaşılamayan şeylerdir. Allâh, melek, Cennet, Cehennem ve cin gibi.
2. Helâlin helâl olduğuna inanmak. Yâni helâl şeylere haram dememek.
3. Haramın haram olduğuna inanmak. Yâni haram olan şeylere helâl dememek. Meselâ: Bira dahil alkollü içkilere, faize ve diğer haram olan şeylere helâl dememek.
4. Dâima Allâh'dan korkmak.
5. Mukaddesâta (İslam'ın mukaddes saydığı şeylere) hürmetkâr olup hafife almaktan kaçınmak.
6. Allâh'ın rahmetinden ümidini kesmemek.
7. Kâfiri kâfir bilmek, mü'mini mü'min bilmek. Meselâ: Bir kimse, sözle, yazıyla veya fiilen din düşmanlığı yapan birine müslüman dese dinden çıkar.
Ayrıca, dine hizmet eden ve dini yaymaya çalışan iman sahiplerine de kâfir diyen, yine dinden çıkmış olur.
8. Allâh'a mekân izâfe etmemek. Meselâ, Allâh göktedir demek insanı dinden çıkarır.
9. Kur'ân'a şüphesiz inanmak. Meselâ, Kur'anın eksik veya fazla olduğunu söylemek, Cebrâil hata etti demek, insanı dinden çıkarır.
Ayrıca dini yaşantımızda dikkatli olmak gerekir. Zira Mevlâmız âyet-i kerîmesinde: “Ey iman denler!  Seslerinizi  peygamberin (as)  sesinden daha yüksek  kaldırmayın ve (ona  söz  söylerken)  birbirinize  bağırdığınız  gibi  yüksek sesle  söylemeyin, zira amelleriniz habt  olur  (hiçe gider)  de  haberiniz  olmaz”  buyurmuşlardır. Âyet-i kerîmede, edepsizliğin insanı dinden çıkarabileceğine işaret edilmektedir. Zira amellerin habt olması için sahibinin dinden çıkması lazımdır. Şurası bir hakikattir ki; amelsizlik insanı dinden çıkarmaz, edepsizlik, din ve dini şeylerle istihza ve istihfafa mukarin olursa dinden çıkarır.
                 Dinin gerekelrini ciddiyetle yerine getirmek, şüphelerden kaçınmak gerekir. Mesela Abdestsiz olduğunu bildiği halde namaz kılan dinden çıkar. Müslüman öyle sağlam bir îmân’a sâhip olmalı ki, onu öyle para ile pul ile, veya başkaca bir dünyevî bir menfaat ile, dininden döndürmek şöyle dursun, canından olacağını bilse bile, dininden dönmemesi lâzımdır. Hakîkî îmânın îcâbı budur.Netekim Peygamberimiz (SAV) Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “(Ey ümmetlerim!) sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir destere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Ba’zısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücûdunda sâde et ve kemik kalıyordu. (Bütün) bu yapılanlar, onları dininden döndüremiyordu… ancak siz acele ediyorsunuz(ey ümmetlerim!) …” [Kütüb-i Sitte,C:9,S:548]
            İrtidâd, (ya’nî dinden dönmek), kişinin bütün hayır amellerinin sevâbını yok eder. Hele birde mürted , îmân ve tevbe etmeden ölürse, durum daha da vahim olur.Netekim Rabbimiz (c.c.) bir âyet-i kerimesinde: “Sizden kim dîninden dönerde, kâfir olarak ölürse, işte onların amelleri, hem dünyâda, hem âhirette boşa gider. Ve işte bunlar cehennemliklerdir, onlar orada ebedî kalıcılardır.” [Bakara 217/35]. Başka bir âyet-i kerimesinde de: “Ey îmân edenler!; sizden kim dîninden dönerse,(şunu iyi bilsin): Allah öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sevecek, onlarda Allah’ı sevecekler… [mâide 54/118]. Bir başka âyet-i kerimesinde ise: “Küfredenler ve kâfir olarak ölenler yok mu, bunlardan her biri, kendini kurtarmak için dünyâ dolusu altın(ı fakîr-i fukarâya sadaka olarak) verse, yine aslâ, hiç birinden kabul edilmeyecektir, bunlar için acıklı bir azap vardır. Onların yardım edecek kimseleri de yoktur.” buyurmaktadır. [Âl-i imrân 91/62]
                Kâfir bir adamın bir çok kötülükleri yanında ;bir çok da iyilikleri olsa ,sonra bu adam Müslüman olsa, bu adamın kötülükleri mahvedilip iyilikleri de vasl olunur. Ya’nî kâfir iken işlediği günahları, Müslüman olduktan sonra afv olunur. kâfir iken işlediği iyilikleri de heder olmaz, sevap olarak amel defterine geçirilir. Fakat bir Müslüman dîninden dönüp, neuzü billah, kâfir olsa, Müslüman iken yaptığı bütün iyilikleri, mahv-u perîşân olup,yok olur. Sonra bu adam yeniden dönüp Müslüman olsa, daha önceki yaptığı iyilik ve ibadetlerinin hepsi, sevaplarının tamâmı, bil külliye yok olduğundan, onların hepsini kazâ etmesi, tekrar yapması icap eder.
             İnsan ve cinnî şeytanlarının vesveselerine kanmayalım, dînimizin kıymetini bilelim, ona sımsıkı sarılalım. Eğer bizim elimizden, dilimizden, gözümüzden, kulağımızdan, ve sâir âzâ i cevârıhımızdan, bilerek veyâ bilmeyerek, Yüce Mevlamızın rızâ i şerifine, muhâlif küfür, isyân, şirk,ve mâ lâ ya’nî gibi, her ne türlü, küçük ve büyük, günah sadır, ve vakî oldu ise, onların, hepsine tevbe edelim, pişmân olup, bir daha işlememeye  azm i cezm i kasd eyleyelim. Özellikle beş vakit namaza devam edelim. Beş vakit namaz, dinin direği, cennetin de anahtarıdır. Direksiz dünyâ binâsı, namazsız da, âhiret binâsı sahîh ve sağlam olmaz. Peygamberimiz (A.S) bir H.Ş.lerinde:” Namaz dînin direğidir. Kim namazı kılarsa, dîninin direğini dikmiş (onu ayakta tutmuş) tur.Kim de namazını terk eder (kılmaz) sa, dîninin direğini yıkmış olur.” buyurmuşlardır. Görüldüğü gibi, dînin ayakta kalması, kişinin namazını  kılması ile oluyor. Yânî, insanın dinden mahrumiyeti, bir mânâda, namazı kılmamasına bağlanmıştır. Bir hadîs-i şerîf te Efendimiz (a.s.) buyuruyor ki: “Beş şeyi hafîfe alan, beş şeyi kaybeder: Akribâlarını hafîfe alan, sevgiyi kaybeder. Âilesini hafîfe alan, güzel geçinmeyi kaybeder. Komşularını hafîfe alan, menfeatini kaybeder. Âmirleri hafîfe alan, dünyâsını kaybeder. Âlimleri hafîfe alan, dînini kaybeder.[275]

           BİR ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİNE ALTIN NASİHATLER…
* Memur olduğun zaman sana gelen vatandaşa sakın yüksekten bakma, yanına geleni ayakta bekletme. Yanında, daima bir sandalye bulundur ve oturtuver. Biraz dinlendirdikten sonra halini sor, işini hallet. Sakın ha, " Bugün git, yarın gel" deme! İşini, o gün bitir.
* Eğer memursan ve başında müdürün varsa, haset etmeden say, kıskanmadan sev.
* İnsanlar muhteliftir. Bazısı daha kabiliyetli, bazısı daha yakışıklıdır. " Ben niye onun yerinde olmayayım?" deme; elindekinden de olursun. " Allah bana verirse, arkadaşıma, komşuma iki versin" diye düşünürsen, seninki üç olur. Eğer arkadaşın veya komşun böyle düşünmüyorsa, onunki ikide kalır.
* Senden daha iyi hizmet edecek olan varsa, makamını ona ver. İşte vatanseverlik budur!
* Çalışkan ol, üretici ol. Zira Peygamber Efendimiz ( s.a.v.) " Çalışmak ibadettir." buyuruyor. Evladım, alın teri olmadan hiçbir şeyin kıymeti bilinmez. Tarlanı ek, mahsulünü al, komşuna ver, ağaç dik. Sadaka-i cariye, iyi evlat yetiştirmek, ilmi eser bırakmak ve ağaç dikmektir ki, ağaç dikmek en efdalidir.
* Bir dut ağacı 400 sene, ceviz 700 sene, kestane ağacı 900 sene, çınar ağacı 1500 sene yaşar. Ihlamur ağacı dik; çiçeği şifalıdır.
* Bursa'da Osman Gazi'nin ve Orhan Gazi'nin diktiği bin senelik çınarlar var. Ben bekarken, her sene bir ağaç dikerdim. Şimdi evliyim ve yengen için de her sene bir ağaç dikiyorum.
* Ben reklamı sevmiyorum; kendini methetmek gibi oluyor. Bu yüzden herkese söylemedim; fakat sen bil. Benim Fatih ve Bayezid Camii yanında birer tane çınar ağacım var. ( Şehzadebaşı Camiinin sol tarafında üç tane çınar, sağ tarafında üç tane ıhlamur ağacı vardır. Şu anda yarım asrı aşmış olan bu ağaçları, Süleyman Efendi'yle beraber, nasihatlerin muhatabı Osman Eslek dikmiştir.)
* Bildiğini öğret, temiz ol ve temizliğinle örnek ol.
Münevver " aydın " kişi, münevvir "aydınlatan" kişi demektir. Öyleleri var ki, üç fakülte bitirir de, hasedinden, kıskançlığından dolayı hiçbir şey öğretmez. Gerçek münevver, bildiğini yapan ve öğreten kişidir.
Temizlik, ibadettir ve imanın yarısıdır. Eğer sokakta birisi hata yapmışsa (yola pislik atmışsa) sen, onu ayağının ucuyla örtüver.
* Günde en az bir kişiye iyilik et, gönlünü al; çünkü cennetin yolu, gönül almaktan geçer. Gönül almak, cennetin firdevs kapısını açmaktır. Bir gönül kazanmak, kırk vakit namaza bedeldir. Bir gönül kırmak ise, kırk vakit namazın sevabını kaybettirir. Ben sabahları kalkarken " Ey Allah'ım! Bana, bugün bir kişiye iyilik yapmak nasip eyle" diye dua ederim.
* Evden çıktığında veya eve dönerken karşından gelen kişiye selam ver. Onun vermesini beklersen olmaz, evvela sen ver. İşte o zaman o da sana karşılığını verecektir. Veren el alan elden, sunan gönül alan gönülden azizdir."








Cesedi İnsan Havaya, Suya ,Gıdaya Muhtaç olduğu gibi,Ruhu İnsan da Namaza Muhtaçtır.

Efendimiz (S.A.S.);~


•Çok konuşmazdı
•Daima düşünceliydi
•Kötü söz söylemezdi
•Kimseyle çekişmezdi
•Her zaman ağır başlıydı
•Boş şeylerle uğraşmazdı
•Dünya işleri için kızmazdı
•Lüzumsuz yere konuşmazdı
•Umanı umutsuzluğa düşürmezdi
•Kimsenin kusurunu araştırmazdı
•Vakar ve sükunetle rahatça yürürdü
•Susması konuşmasından uzun sürerdi
•Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi
•Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı
•Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı
•Sıkıntılı halinde kabalaşmaz,bağırmazdı
•Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi
•Sade kıyafetler giyer,gösterişten hoşlanmazdı
•Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı
•Yürürken beraberindekilerin gerisinde gerisinde yürürdü
•Konuştuğunda ne fala ne de eksik söz kullanırdı 
•Bulunduğu mecliste ayrıcalıktı bir yere oturmazdı
•Sıradan değildi,ama sıradan insanlar gibi yaşardı
•Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi
•Kimse hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi
•Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir baletle dururdu
•Adet üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı
•Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatl ve berraktı
•Fakirlerle birlikte yerdi,Öyle ki onlardan ayırt edilmezdi
•Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi
•Düşmanlarını affetmekle kalmaz,onlara şeref ve değerde verirdi
•Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı
•Yürürken ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmazdı
•Adımlarını geniş atar,yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilirdi
•Dostlarına şöyle derdi, Dünyada garip bir kimse yahut bir yolcu gibi ol,
•Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi,’’İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırmaktan,kanmaktan ve kandırmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısız etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım’’

"O, HZ.MUHAMMED (SAV) PEYGAMBERDİ"


Daha küçük yaşlarda, dünyamızı kazanmak için hazırlanıyoruz. Ana sınıfı, ilköğretim, dersaneler, kurslar, orta öğretim, yükseköğretim ...Derken meslek sahibi oluyoruz. Veya bir sanat öğrenip dünyalık kazanıyoruz.Düğün, çoluk çocuk, onların okulu, düğünleri derken yaşlanıyoruz. Hayat devam ederken, asıl gayenin "Alemlerin Rabbı" na kulluk etmek olduğunu unutuyoruz. " NASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜRSÜNÜZ, NASIL ÖLÜRSENİZ  ÖYLE DİRİLİRSİNİZ VE MUAMELE GÖRÜRSÜNÜZ"HŞ. mucibince islam üzere yaşamak ve müslüman olarak ölebilmek en önemlisidir. Müslüman olarak yaşayıp ölebilmek için dinimizi çok iyi bilmeli ve ihlas ile yaşayabilmelidir.

Hal, yaşam ve davranış demektir. İlim de bilgi demektir. İlmi hal demek, islami davranış, islami yaşam ve kurallar bilimi demektir. İslam, altın çağını sevgili peygamberimiz zamanında yaşamıştır. Bundan dolayıdır ki, bu devire islam uleması A s r ı  S a a d e t  demişlerdir.

 
Asrı saadet müslümanları, islamı en güzel ve mükemmel yaşamışlardır. Peygamberimizi iman gözü ile gören, sohbetini dinleyen kişilere   e s h a p   denir. Peygamberlerden onra, Allah katında derecesi en yüksek insanlar Eshabı Kiram Efendilerimiz'dir. Onların hepsi yıldızlar gibidir. Bir eshapla taışan , onun eliyle müslüman olan , onun eğitimiyle dini bilgi öğrenen hidayete erer, kurtulur.

 
Sevgili Peygamberimiz buyuruşlar ki:" Ümmetim (ileriki zamanlarda) yetmişüç fırkaya (inanç ve ibadet grubuna ) ayrılacak. Bunlarda yetmişikisi cehennemlik olacak. Sadece benim ve eshabım yolundan giden bir fırka ( fırka-i naciye)kurtulacak." Her sözü, her hareketi, her hali Kur'an-ı Kerim'in tercümesi olan peygamberimizin feryadına kulak vermek gerekir. 

 
Ahir zamanda,yani içinde bulunduğumuz şu devirde, müslümanlar üzerinde "körlük, sağırlık, dilsizlik hastalığı olacak". Allahu Azimüşn'a inandık diyecekler, islamı yaşantıyı, hak ve haikatı göremeyecekler. Çok az olacak olan hakiki (peygamberimiz şuurunda, din derdi çeken) din adamlarının feryatlarını duyamayacaklar. Haksızlık ve zulüm karşısında dilsiz olacaklar. Hakkı savunacak, hakka sahip çıkacak cesaretleri olmayacak. Din ve imanlarının, islamı güzelliklerin talan olduğunu görüp te ses çıkaramayacaklar. Bu zayıf ve sönük iman ile ahiret hesabından, imansız ölme dehşetinden korkamayacaklar..

    İMAN:Müslüman olan kişi;
 1-Allah'ın var ve bir olduğuna,Allah'ın sonradan yaratılmışlar gibi başlangıcı ve sonu olmadığına, Hiçbir şeye benzemediğine, var olmasında zaatından başka kimseye ihtiyacının olmadığına inanır.
  2-Allah'u Azimüşan'ın melekleri yarattığına, meleklerine inanır. Melekler nurdan yaratılmıştır. Yemezler, içmezler. Onlarda erkeklik ve dişilik yoktur. Melekler güç ve kuvvetlerini Allah'ı zikir ve tesbih ederek kazanırlar. Işık hızından daha hızlı hareket ederler. İstedikleri şekil  ve surete  girebilen latif ve nurani varlıklardır.
  3-Allahu Azimuşan'ın Kitapları'na inanır.Allhu teala 100 suhuf yani sayfa göndermiş, 4 te büyük kitap göndermiştir. Bu 4 kitap, Zebur-Tevrat-İncil ve Kur'an-ı Kerim dir. Bunlar hep birbirini tamamlayıcı mahiyettedir. Şimdi son peygamber olan Peygamberimiz Efendimize gönderilen Kur'an-ı Kerim in hükmü geçerlidir.
  4-Allahu Azimüşan'ın peygamberlerine inanır. Bir rivayete göre 124 bin diğer bir rivayete göre de 224 bin peygamber gönderilmiştir. İnsan oğlu unutmaya, sapıklığa, isyan ve gevşekliğe meyyaldir. İnsanları sapıklıktan doğru yola çağırmak için Rabbimiz lutuf ve ikramı olarak peygamberler göndermiştir. Son peygamber bizim peygamberimiz Muhammed AS dır. Başka peygamber gelmeyecek.
  5-Ahiret gününe inanır. Allahımız önce ölümü, sonra hayatı yaratmıştır. Allahtan başka her şey yok olacaktır. Allahımız insanları kendisine ibadet için yaratmıştır. İnsanlardan başka her şeyi de insanın hizmetine yaratmıştır. Diğer mahlukat doğal dengeyi sağlar ve dolaylı yoldan da olsa insana hizmet eder. Zaman gelecek dünya, ay, yıldızlar, güneş ve diğer gezegenler ve üzerindekiler yok olacak. Yani kıyamet kopacak. Daha sonra, bütün yok olanları Allah'ımız yeniden yaratacak. İnsanlar, iman, küfür ve isyaları yönünden hesaba çekilecek. Düntada Allah ve peygamberlerin emirleri üzere yaşayabilenler cennetlik, dini emirleri yerine getirmekte kusurlu olanlar cehennemde ceza çekip sonra cennete gidecek. İman nimetinden mahrum olan, imansız ehli küfür ise ebedi cehennemlde kalacaklardır.
  6-Kaza ve kadere inanmak. Allah insanlara iki yol göstermiş. Hayır ve şer yolu. İnsana bir de akıl nimeti(direksiyonu) vermiş. İnsan kend iradesi ile bu iki yoldan istediğini seçer. Önceden şu insan cennetlik , şu insan cehennemlik diye bir yazı yok. Her insan için cennette ve cehenneme yer var. İnsan iredesini kullanarak bu yerlerden birini kazanmak için uğraşır.Allahu Teala bazı insanlara zenginlik vermiş bakalım zekatı, öşürü, sadakayı verecekler mi ? diye. Bazı insanlara da fakirlik vermiş, onurunu koruyacak mı? Sabredeck mi? Haram ve hırsızlığa tenezzül etmeyecek vakurluğu gösterebilecek mi? diye. Allahımız zenginin malında zekat, öşür, sadaka olarak kendi hakkını( emrettiği yere verilmesi gerekeni) gizlemiştir.  Zenginlerin, uyanık olup, gerçek mülk sahibinin Allah olduğunu hatırlayıp zekat, öşür, sadaka vermeyerek kendi malındaki Allah hakkını çalıp HIRSIZ durumuna düşmemesi gerekir. 
  İSLAMIN ŞARTI
İslamın şartları beştir.1-Kelime-i şehadet getirmek.Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed AS'ın Allah'ın kulu ve Rasulü olduğuna inanmak. 2- Namaz kılmak. Namaz beden ile yapılan bir ibadettir.Beş vakit namaz, cuma namazı, bayram namazı gibi namaz emirlerini yerine getirmek. 3-Oruç Tutmak. Oruç beden ile yapılan bir ibdettir. Ramazan-ı şerif ayında oruç tutmak her müslümana farzdır. 4-Zekat Vermek.  Zekat mal ile yapılan bir ibadettir. Malımızın içindei Allah hakkıdır. Allahımız emrettiği bu miktarı, emrettiği terlere vermemizi istiyor. Altın, para, satılacak mal gibi metaaların üzeinden bir sene geçince usulüne göre zekat vermek. Koyun ve keçi gibi hayvanlardan kırkta bir, sığır ve deve gibi hayvanlardan yirmide bir, toprak mahsullerinde onda bir veya yirmide bir zekat vermek. 5- Hacca Gitmek. Hac, hem mal, hem de beden ile yapılan bir ibadettir. Mali ve sıhhat durumu müsait olan her müslümanın ömründe bir kere hac yapması farzdır.

  AÇIKLAMA : Güzel dinmizin emirlerinde büyük hayırlar vardır. Namazı, şartlarına uygun kılabilen kişi kötülük yapamaz. Mamaz kişileri kötülükerden muhafaza eder. Tahareti tam yapabilen, abdesti noksansız ve sünne üzere alan, namazı tadili erkan üzere kılan kişiyi namaz kötülüklerden mutlaka korur. Bir kişi namaz kıldığı halde kötülük yapabiliyorsa, namazda noksanları var demektir. 

 
Oruç, bedenimize sıhhattir.Oruç sayeinde senede bir ay sindirim organları dinlenirler. Oruç irademizi kuvvetlendirir. Orucun bünyemize sayısız faydaları vardır. Bu faydaların saadece bir kısmını tıp keşfedebilmiştir. 

 
Zekat, mal ile yapılan bir ibadettir. Allahu Azimuşan kullarına verdiği mallara kendi hakkını gizlemiştir. Mallar içindeki Allah emri olan bu miktara zekat ve öşür diyoruz. Mülk Alemlerin Rabbınındır. Mülkünden lutfettiği malların ise, insanlar bekçisidir. Belli bir müddet için. Rızık boğazdan geçip mideye inendir. Bu rızıkın da helal yollardan kazanılması çok önemlidir. Zengin zekatını verince, fakir ve zengin arasında bir samimiyet ve muhabbet olur. Fakir zengine minnettar, duacı, malının çoğalmasını isteyici olur. Zengin de Allahın verdiği maldan, onu veren Allah için geri vermesiyle, Allah rızasını kazanır. Zekat toplumun sosyal sigortasıdır. Zekat tam olarak verilse, toplumda hiç fakir kalmaz. Maddi refah artar. Hırsızlık, arsızlık kalmaz. Kimsenin gözü başkasının malında olmaz. Zekatın hakikatına erebilen zenginler, inleyen bir fakir varmıdır acaba diye düşünürler. Böyle hami zenginler çoğalınca, şeytan insanları fakirlik ve gelecek korkusuyla korkutamaz. Toplumda müstesna bir huzur ve rahatlık olur mübarek zekat ibadeti sayesinde...

  
Hac ibadeti hem mal ile, hem de beden ile yapılan bir ibadettir. Hacca gidiş ve gelişteki yolculuğun zorlukları nice günahlara kefarettir. Allahu Azimüşan ve O'nun sevgili peygamberini ziyarette sayısız hayır ve sevaplar vardır. Haccın en önemli faydalarından birisi, bütün dünya müslümanlarını toplamasıdır.  Senede bir defa dünya müslümanları HAC da toplanır. Görüşürler, dertleşirler. Sıkıntılarını paylaşırlar, sevinçlerini paylaşırlar. Birlik ve beraberlikleri kuvvetlenir. Bir vücut halinde hareket etmelrine büyük katkısı olur Haccın. Dünya müslümanlarının birbirinden haberi olur. Maddi ve manevi hususlarda birbirleriyle yardımlaşırlar. Bizim anlamaktan ve anlamaktan aciz olduğumuz nice faydaları varır mübarek hac ibadetinin. Hali vakti yerinde oan her müslümanın, maddi ve manevi hazırlığını yaparak, HAC ibadetinin manevi tadını tatması gerekir. 

 
 
             GUSÜLÜN FARZI ÜÇTÜR
 
 
1-Ağzımızı güzelce yıkamak. 2- Burnumuzu güzelce yıkamak. 3- Bütün vücudumuzu, iğne ucu kadar kuru yer kalmayasıya yıkamaktır.
   Yeni müslüman olan bir kişi gusül eder. Cünüplükten kurtulmak için gusül edilir. Hayız ve nifastan kurtulan hanımlar gusül ederler. Gusülün bir adıda BOY ABDESTİ dir.
   Gusül abdesti almanın bir usulü vardır. Banyoya sol ayakla girilir. Gusül ederken çıplak olmayıp, üzerimizde peştemal gibi bir örtü veya çamaşır olması çok sevaptır. Önümüz ve arkamız kıbleye gelmez. Önce avret yerimizde pislikler varsa yıkanır. Namaz abdesti gibi abdest alınır. Önce başımız ovuşturularak güzelce yıkanır. Sonra vücudumuzun sağ tarafı ve sol tarafı güzelce yıkanır. Göbek çokuru, koltuk altı, kulak kıvrımı gibi yerlerde kuru yer kalmamasına dikkat edilir. Ayıca vücudumuzda boya, yağ, gres vb gibi altına su geçirmeyen maddeler varsa temizlenir.
   Guslün farz olduğu yerler olduğu gibi sünet ve müsteap olduğu  yerler de vardır. Dinimiz temzliği teşvik etmiştir. Yakın zamana kadar medeni denen avrupada banyo ve tuvalet kültürü yoktu. Evlerde lazımlıklara ihtiyaç giderirler ve banyo yapmayı bilmezlerdi.
 
Parfüm avrupalıların pis kokularını bastırmak için icad olmuştur.

        TEYMMÜMÜN FARZI İKİDİR.
Gusül icap edince bazen gusül imkanı olmayabilir. Hava çok soğuk olur, ölüm ve hastlık tehlikesi olur. Su kıtlığı olur su bulunmayabilir. Misafirlikte ihtilam olan kişi fitne vb sebeplerden korkar veya aşırı utanır gusül ihtiyacını söyleyemez. Bazı hayati tehlikeler sebebiyle gusül yapma imkanı olamayabilir. Böyle durumlarda hem gusül, hem de abdest yerine geçen teyemmüm yapılır.  Gusül imkanı doğunca teyemmüm geçersiz olur ve bozulur. Hemen gusül etmek gerekir.
   Teyemmüm şöyle alınır:
1- Niyet: Ne için teyemmüm yapıldığına niyet etmek.
 2-Ellerimizi temiz toprağa veya toza vurup önce yüzümzü meshetmek. Ellerimizi tekrar toprağa sürtüp, abdest alacak şekilde sıvanmış sağ ve sol kolumuzu meshetmek.
  Teyemmümde yüz ve kollar meshedilir. Eller temiz toprak veya temiz toz a sürtülür.

                           
 
 
 
                             ABDESTİN FARZI DÖRTTÜR
   Namaz kılmak, Kur'an okumak, Kabeyi tavaf etmek  gibi ibadetler için abdest almak gerekir. Abdeste besmele ve dua ile başlanır.
  1-Önce eller, parmak araları hilallenerek yıkanır. Yani parmakların aralrı diğer elin parmakları ile iyice ıslanır. Eller yıkanır. Yüzünüz tüy bitiminden, kulak memelerinden boğaza kadar üç defa yıkanır. 2-Önce sağ kol dirseği dört parmak yukarı geçecek şekilde üç defa yıkanır. Sonra aynı şekilde sol kol yıkanır. 3-Eller tekrar yıkanıp baş mesh edilir. Baş dört bölüme ayrılmış. Üzeri, sağı, solu ve arkası. Bu dört bölümden birisi mesh edilir. Ama kaplama mesh dediğimiz, başın her tarafını ıslak elle mesh etmek çok sevaptır. Kulakların içi küçük parmakla mesh edilir. Sonra her iki elimizin dışı ile boynumuz mesh edilir. 4-Önce sağ ayak, kuru kemikleri dört parmak yukarı geçecek şekilde üç defa yıkanır. Sonra sol ayak aynen yıkanır.
Abdest alırken biliniyorsa, abest duası devamlı, tekrar tekrar okunur. Bilinmiyorsaabdest bitene kadar kelimei şahadet getirilerek abdest alınır. Abdest sonunda üç defa "Kadir suresi " okunur.
      
         
NAMAZIN ŞART VE RÜKUNLARI 12 DİR
 
Namaza başlamadan yapılması gerekenlere ŞART , namaza başladıktan sonra yapılması gerekenlere RÜKUN denir.
 NAMAZIN ŞARTLARI: 1- Adest almak. 2-Üzerimizdeki ve namaz kıınacak yerlerdeki necaset sayılan şeyleri temizlemek. Kan, irin, sarı su, büyük ve küçük abdest bulaşığı, hayvan bulaşığı, kedi ve köpek salyası gibi dinimizce necaset sayılan şeyleri temizlemek. 3- Örtünmek. Kadınların elleri ve yüzü hariç giğer yerleri örtülür. Erkelerin elbise bulunamazsa zaruret halinde göbek ve diz kapağı arası  örtülür. Eğer imkan varsa büyükler meclisine gidilecek şekilde kibar, temiz, ve düzgün giyinerek namaz kılınır. Bir vali veya müdürün huzuruna çıkmaktan utanılan elbise ile namaz kılınmaz. O elbise ile namaz kılmak ta mekruhtur. 4- Kıbleye dönmek. 5- Vaktin girmiş olması. Namazın vakti girmeden namaz olmaz. 6- Niyet. Hangi namazı kıldığımıza niyet etmek. Farz namaz mı, sünnet namaz mı ? Niyet etmek.
  NAMAZIN RÜKUNLARI :


1- İftidah Tekbiri. Namaza başlama ve giriş tekbiri. "Allahu Ekber" diyerek ellerimizin içi kıbleye bakar.Tekbir bitiminde başparmakların ucu kulak yumuşağına dokunur. Kadınlar ellrinin içini kıbleye çevirir. Ellerini onuz hizasına kaldırır.


2- Kıyam
. Ayakta durmak.Kadınlar sol elini parmaklar biitişik göğsünün üzerine koyar. Sağ elini de sol elin üzerine koyar. Erkekler sağ elini sol eli üzerine göbek üzerine koyar. Sağ elin baş ve küçük parmaklarıyla sol bileğini kuvvetlie sıkar. 3- Kıraat. Okumak. Namazların birinci rekatında "sübhaneke" duası okunur. Arkasından euzu besmele ile Faiha-i şerife okunur. Ve arkasından zammı sure okunur. Zam arapçada ekleme, ilave etme anlamına gelir.
Rüku


4- Rüku
.  Zammı sure bitince rukuya eğilinir. Eller diz kapağına gelir.  Gözler ayak parmaklarının ucuna bakar. Kadınlar rükuda hafif eğilir. Rükuda en az 3 defa "Sübhane rabbiyel azim" denir. 5- veya 7 defa söylemek daha sevaptır.


 5- Secdeler
. Rükuda doğrulunca biraz beklenir. Vucut azaları sakinleşince secde yapılır. Secdede alın, burun, eller, dizler ve ayak uçları yere değer. Secdede gözler kapatılmaz. Secdede burunun iki tarafına bakılır. "Sübhane Rabbiyel Ağla " duası 3-5-veya 7 defa okunur. Secde yaparken ayak parmak uçları yerden kalkarsa namaz bozulur.Sonra oturulur. Azalar sakinleşince peşinden ikinci secde yapılır. Böylece 1 rekat namaz tamamlanmış olur. Namazlar 2-3 veya4 rekat olur. Her rekat böyle kılınır. Farz namazların 3. ve 4. rekatlarında fatihadan sonra zammı sure okunmaz. Sadece fatiha okunup rükuya gidilir. Sünnet namazların 3. ve 4. rekatlarında da zammı sure okunur.



6- Kaide- Ahirede Teşehhüt Miktarı Oturmak. Namazın iki rekatı kılınınca secdeden kalkılır ve oturulur. Namaz bitinceki oturuşta Ettehiyyatü duası, salli barik , rabbena duaları okunur. Selamdan önceki oturuş namazın son rükunudur. Tahiyyat duaları bitince selam verilerek namazdan çıkılır.
 
  Bugün 7 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı! Tüm Hakları saklıdır  
 
ACILAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR....MUTLULUKLAR DA PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol